Ne güzel bir nimettir onur insan için. İnsan gideceği zamanı, duracağı yeri bilir. Başının düşeceği ya
da yüreğinin taşıyamayacağı hiç bir durum içine düşmemek için ayık turar insanı onur. Kıymetini
bilene bir nimet aşırısına kaçana bir eziyettir aslında. Zamanımız bu nimetten çok yoksun bünyeler kalabalığına dönüştü maalesef. En güzel değerlerin önüne geçen çıkar çatışmalarında kolayca harcanan, arandığı ve hasret kalındığı iddia edilen ancak bulunduğunda kaldırılamayan bir değer haline geldi onur. Onur, prensip sahibi insanların yaşam şekli, soluduğu hava kadar kıymetli en kritik unsurlardan biridir aslında. Onur, bir insanın aynası, bir suretin cevheridir. Kişilik sahibi insanların zarif yönüdür onur. Öyle ki bazı bünyelerde zordur rastlamak bu nimete. Çoğunlukla onur sahibi olmayı kibirlenmek boyutunda yaşayan, insanlara tepeden bakarak kendi eksikliğinin ezikliğinde kaybolan ve trajik bir kimlikte ortada
gezen kalabalıklar var ne yazık ki. Halbuki William Shakespeare şöyle der, "Bedeni zengin kılan, kafasının içidir insanın. En kara bulutlar arasından bile güneş nasıl ışırsa, en sade giysilerden bile dışarı vurur insanın onuru.

Vereceğini de alacağını da ölçüsüyle, seveceğini de sayacağını da hakkıyla gerçekleştirmenizi sağlar onur. Ne kendini kaybedersin ne de karşıdakini tüketirsin. Öyle güzeldir ki onur ve onur sahibi kişilikli insanlar, bulundukları her yapıda ve ortamda dengenin, düzenin, saygının ve sevginin layıkıyla yaşanacağı bir

düzenin, saygının ve sevginin layıkıyla yaşanacağı bir fırsat sunar her daim. Ancak kibir sahibi insanların cahil duruşlarında can bulamaz onur. Kibir yok eder. Onur seviye belirler. Kibir incitir. Onur korur. Kibir yıkar, ezer geçer. Onur yapıcıdır. Sadece bulunduğu bünyeyi değil karşıyı da korur aslında. Saygının asla ölmediği sevginin harcanmadığı seviyeli ilişkilerin

ve mutluluğun hakiki anahtarıdır. Kibirle ve gururla karıştırmazsanız eğer! Hakiki yaşamak icin soluk almak kadar hayati önem taşır onur sahibi olmak. Ne güzel demiş, Che Guevara, "Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak için nabzına değil onuruna bakın; duruyorsa yaşıyordur."