Su canlılar için büyük önem arzediyor. Suyun oluşumunda en faktör tartışmasız yağmurdur. Yağmur berekettir denilse de bazen felaket olarak karşımıza çıkar. Yağmurun oluşturacağı erozyon, sel ve taşkınlarına karşı tedbirsiz davranışlar sergilenince gereğini acımasızca yapar. Yağmurun oluşturduğu, tedbirlerinin alınmadığı taşkın ve seller ne zaman dinler, ne de tokul.
Bu nedenle son yağmurlar, erozyon için ağaçlandırmaya önem verilmemiş ve taşkın sularını önleyici tedbirlerin alınmamış olması, sel ve taşkınları beraberinde getirdi.
Ülkemizde Nisan yağmurları özellikle ekili alanları için önem arzetmekte. Çiftçi için Nisan yağmurlarının her damlası altın değerinde.
Ancak son yağmurlar insanların tedbiri elden bıraktıklarının göstergesi ile sel felaketlerine maruz kaldı. Bundan nasibini alan iller arasında Gaziantep'te yer aldı.
11 Nisan 20011 Pazartesi günü Gaziantep şehir merkezinde yaşanan sel felaketi tarihe geçecek boyutlarda olmuştu. Özellikle Şehrimizin modern dehası olarak bilinen Adliye Sarayı bu yağmur sularından nasibini alan binalardan oldu. Bu durum alt yapıda hala yetersizliğimizin kanıtı değil mi? Adliyenin Cezaevi tarafındaki giriş kapıları o günkü yağmur sularına yenik düştü.
Tesadüf ya o gün kardeşimin aile mahkemesinde bir duruşması vardı. Ben de beraber gitmiştim. Aracımızla önce sel suları ile o meşhur olan köprüden ilerlerken seller geliyordu. Bu durum bana Vatan toprağının silahsız ve tüfeksiz Erozyon düşmanına kendi elimizle verişimizi hatırlattı.
Vatan toprağını önüne katmış tüm şiddeti ile akan seli gördüm. Adliye girişine doğru ilerlerken, Adliyenin Cezaevi tarafına bakan her iki giriş ve çıkış kapılarının sele maruz kaldıkları gözümüze çarptı. Adliyeye ana giriş kapısından girdik. Bu sel sularının boyutunu birde içeriden görmek için bodrum katına indim. Burada ki görevlilerin kendi kendilerine İşte bizim modern binamız gibisinden yakınmalarını işittim. O sırada Adliye mülki amiri olsa gerek olayı yerinde görmek ve incelemek üzere geldi.
Gerekli önlemlerin alınması ve sel sularının dışarı atılması için gerekli talimatları verdi. Orada bulunan çalışanlar ellerinde paspas ve süpürgelerle suları dışarı attılar.
Sevindirici yönü ise içeriye fazla sel sularının girmeden önlenmiş olması.
Evet dikkat çeken konu işte burada. Daha birkaç yıl önce modern bir adliye Sarayı olarak sunulmuş ve bugün bir damla yağmur suyuna yenik düşerek kapılarından içeri suların girmesi oldukça düşündürücü değil mi ? Bugün İstanbul adliyesinin otopark giriş kapısının yüksekliği bu işlerde ne kadar önem arzettiği gözler önüne seriyor. Adliye çok önem arzeden bir yer olmasına rağmen bu gibi üzücü olayların yaşanması oldukça düşündürücü.
Umarız bu olmaması ve yaşanmaması gereken olaylardan ders çıkarılır. Bir damla yağmurda bunlar yaşandı. Şayet saatlerce yağsaydı kim bilebilirki daha neler olurdu?
Devam edecek.