Horasan-Erdebil yolunu izleyen o büyük ve kutlu yürüyüş. Ve Kırşehir'i ve Yozgat'ı yurt tutanlar ve Antep'te karar kılanlar.

Ve kurt başlı Barak'ı kendine tuğ eyleyen, Feriz bey'den Dedemoğlu'na uzanan satıhta, Muammer Karadeniz kendini öz yurduna çeken gücü biliyor mudur?

'Huzur Teknesi'yle şiire ses veren yürekli arkadaşım 'Kalkıp Horasan'dan sökün eyleyen' seksen dört bin Türkmen çadırının yüreğinde yanan ağıdı işitmiş midir?

Ve Muammer Karadeniz, Barak'ın Antep'in yüreği olduğunu, Yozgat'ın Barak, Barak'ın ise Yozgat olduğunu unutmuş mudur?

Anadolu'nun binlerce yıllık zihin coğrafyasında yaptığımız kısmi ve cüzi bu ufuk turunun içerdiği anlamı ziyadesiyle tamamlayacağına inandığım Muammer Karadeniz'in şiir nefesine kulak verelim.

içtikçe dağılır hüzün ve keder

telvende nice yollar var

hepsi ayrı bir yola gider

acı bir kahvenin hatırı

saymadım ama

bence kırk yıldan da çok eder… (Kahve, sayfa 14)

Muammer Karadeniz'in 'Kahve' adlı bu güzel betimlemesi bana Abdülhak Hamit'in şiire yöneldiği bir anda çalışma odasına kahvesini getiren yardımcısına serzenişte bulunduğu 'geldi safiye/gitti kafiye'sini anımsattı.

çöllerin kaynak pınarı gözlerine bakıp bir ceylanı

ela fırtınalar koparan gözlerine bakıp bir seni sevdim

üstüme gelen kasırgalara bakıp bir kelebeği

dayanma gücü veren inancına bakıp bir seni sevdim (Sevdim, sayfa 21)

Özenle saklanmış olan sevgiyi itinayla seçilmiş dizelerle taçlandıran Muammer Karadeniz, hiçbir şairin etkisine kendisini bırakmadan, kendi şiirini üreten bir şair olarak karşımıza çıkıyor. Özgün olma hali ya da şiirde kendi sesini bulma hadisesi bu olsa gerek.

erken güzün geç meyvesi

tadılmamış hazların şerbetiyim

kartal kanadında telek

eğri bacada düz dumanım

ergen belinde kuşak

hilesiz terazide kefeyim

hızlı adımda ayak bağı

iki kürek arsında sızıyım (Garip Biri, sayfa 28)

(Devam Edecek)