Saçlarımızı besleyen ve onlara renk veren maddeler saç kökünde oluşmaktadır. Saça rengini veren bu maddeye melanosit denmektedir. Melanin ise, melanosit adı verilen bu özel pigment hücrelerinden oluşur. Bunlar, derinin yüzeyinde saçların uzadığı (folikül) açıklıklara yerleşir.
Her bir saç teli, farklı bir folikülden çıkar. Melaninin oluşumu ise doğumdan önce başlar.

Saçımızın doğal rengi, saç kılı yuvası ya da kabuğunun orta katındaki melaninin dağılımı, türü ve miktarına göre değişir.Saçta yalnızca iki tür pigment bulunur: Koyu renk (eumelanin) ve açık renk (phaeomelanin). Pek çok farklı saç rengi bu iki pigmentin karışmasıyla ortaya çıkar Saçın beyazlaması aslında hücresel bir pigment kaybından başka birşey değildir.

Saç kökünde melanosit üretimi devam ettikçe, saçlarımız olağan rengi ile uzamaya devam eder. Ancak yirmili yaşlarımızı geride bırakırken saç köklerimizdeki melanosit üretimi de azalmaya başlar.
Üretim yavaşladıkça saç kökü yeni çıkan saçlara renk verememeye ve yeni saç telleri de beyaz çıkmaya başlar.Otuzlu yaşlardan sonra ise saçınızın griye veya beyaza dönme ihtimali her on yılda bir yüzde 10 ile 20 arasında artar. Ancak unutmamalıdır ki, saç beyazlamalarında genetik faktörler de etkilidir.
Mesela bir erkeğin babasının saçları 30 yaşındayken beyazlamışsa, oğulun da 30 yaşına geldiğinde aynı şekilde saçlarının beyazlama ihtimali vardır.Fakat bu oğulun saçları için kesinlikle saçları beyazlar diyemeyiz çünkü kişi anneden de genetik faktörleri almıştır.Saçlarının 30 yaşında beyazlayıp beyazlamayacağı hangi tarafın geninin üstün geldiğine bağlıdır. Aynı şekilde saç dökülmesi, sakalların beyazlaması veya kellik de de genetik faktörler etkilidir.