Kulüplerin borç batağında olmasını değerlendiren Aksu, Kulüpler Birliği’nin etkisi ve yetkisine de değindi. Ayrıca Aksu, VAR uygulaması hakkında da dikkat çeken sözler sarf etti.
Radyospor programcısı Emrah Karalinç’in sorularını yanıtlayan Ata Aksu’nun açıklamalarından Ajansspor’un derledikleri şu şekilde;40 yıldır aynı düzen devam ediyor. Değişen hiçbir şey yok. Hatta şöyle somut bir örnek veriyim; rahmetli İslam Çupi, 1978’de ben Gaziantepspor başkanıyken benimle bir röportaj yapmıştı. Tercüman Gazetesi’nde yarım sayfa verdi. ‘’Ata Aksu’nun önerilerine aklım yattı, inşallah siz yastığa başınızı koymazsınız’’gibi bir başlık atmıştı. Bugün bakıyorum, 40 yıl önce söylediklerim bugün de aynen uygulanıyor. Battık bittik diyoruz, ama bir şekilde devletimiz de sağ olsun kompanse ederek kulüpleri kurtarıyor. Maalesef çok kötü bir düzen var. Üzülerek ifade ediyorum; federasyon başkan vekili iken de bu konuda beyanat vermiştim; bazıları yaşam ve geçim biçimi haline getirmişler sporu. Buna şevk ve heyecanla katkı sağlamıyorlar. Nasıl olsa borçlanıyoruz, kulüp borçlanıyor, bir şekilde kapatıp gidiyoruz havasındalar. Bu fevkalede yanlış. UEFA’nın yaptığını daha katı şekilde TFF, ayrım yapmadan kulüplere uygulamalı. Kurallarını kesin ve net şekilde ortaya koymalı.

Antalyaspor’u okudum, otelde rehin kalıyor. Futbolcular antrenmana çıkmıyor. Gaziantepspor gibi 50 yılı aşmış ve 40 yılını 1.Lig’de oynamış bir kulüp 2 kere küme düşüyor. Neden? Yöneticilerin beceriksizliği ve kulübü borçlandırmalarından.

Hukuki yaptırımı nedir bilemiyorum… Yönetim kurulunun aldığı bir karar bütün kulüplere teşkil edilebilir mi, borç-alacak açısından hukuken bağlı olur mu bilemiyorum. Ancak bunu TFF’nin yapması daha doğru olur diye düşünüyorum.
Medyadan takip ettiğim kadarıyla Fenerbahçe’nin doğru bir yapılanma ve uygulamayla gençlere yönelerek, ileriyi de düşünerek doğru bir adım atıldığını düşünüyorum. Fenerbahçe’de Ali Koç’un ve Galatasaray’da Mustafa Cengiz’in seçilmesi de böyle… Bunlar fevkalade beyefendi insanlar. Standardı yukarı çekecek ve rekabette kaliteyi getireceklerdir. Büyük kulüplerin yönetim modelleri rol-modeldir. Bunların başkanları da rol-model insanlar. Onların etik değerlere bağlı olması, medeni davranması, barıştan yana olması fevkalade önemli. Bunun bu sene gerçekleşeceğini umuyorum.

Herkesin yerini bilmesi lazım. 2-3 yıl öncesine kadar kulüplerin TFF’nin yerine yönetime soyunduğunu gördüm. Bu doğru bir yaklaşım değil, çift başlılık olmaz. Ülkemizde bile çift başlılıktan şiyaket etti ve tek başlı bir yönetim modeline döndü. TFF, kural koyucu, uygulayıcı ve uluslararası tanımı olan bir kurulum. Kulüpler Birliği’nin kurucularından biriyim, rahmetli Mazhar Zorlu zamanında İzmir’de kurduk. Ben de kulüp başkanıydım. Kulüpler birliğinin işini yapması ve TFF için kolaylaştırıcı işler yapması lazım. “Sen yöneteceksin, ben yöneteceğim” tartışması doğru değil. Bu sezon değil ama geçmiş sezonlarda gördüm. Kulüpler Birliği destekleyici olmalı.

Çifte standart uygularsanız, aynı konuda farklı farklı kararlar verirseniz güvensizlik ortamı doğması gayet doğaldır. TFF’nin hem hukuki hem ahlaki görevi eşit ve adil davranmaktır. Bunun olmasını umut ederim. Aynı tip olaylarda farklı farklı karar vermek doğru değil. Bu sadece takımlarda değil, taraftarlarda da huzursuzluk yaratıyor ve insanları futboldan soğutuyor.
VAR Sistemi ilk ortaya atıldığında futbolun heyecanını ve hızını yavaşlatabilir diye düşündüm. Dünya Kupası’nda gayet iyi uygulandı, uygulama süresi kısa tutuldu ve haksız kararların önüne geçildi. Türkiye’de de böyle uygulanır ve kenardan müdahale olmazsa ve VAR’ın başında duran hakemin de çok iyi eğitim almış olması gerek. Umarım ki futbolun heyecanı ve zevki kaçmaz.

VAR uygulamasını iyi uygulayabilecek hakemlere sayısal açından sahip değiliz. Bizim üst düzey hakemlerimiz sınırlı. Bizdeki eli hakemlerin sayısı çok sınırlı. Nasıl ayarlayacaklar bilemiyorum, uygulamada göreceğiz. Acaba sadece VAR’da duracak kadrolu hakemler mi olacak, onu da bilemiyorum. Ciddi endişelerim var. Göreceğiz.

%100 adil bir yönetim sağlamak mümkün değil. Çünkü pozisyon hakemin takdirine bağlı. Spor programlarında bile eski hocalar farklı kararlar verebiliyor. Uzlaşı sağlanamıyor. Hakemin takdiri önemli. Maçı yöneten hakemin tekrar izleyip karar vermesi önemli. Hakem Komitesi, “Dünya Kupası’nda %96 başarı sağlandı” dedi ancak bu onların fikri. Makine karar vermiyor. İnsan kalitesi çok önemli.
Cüneyt Çakır Türk futbolunun çok önemli bir markası oldu. Hem babası, hem kendisiyle çalıştım. Layık olduğu yere geldi. Hatta ben 4 yıl sonraki Dünya Kupası’nda final yöneterek hakemliği bırakacağını düşünüyorum. Öyle bir planlamayı FIFA da yaptı diye düşünüyorum. Çok iyi hakemlerimiz ve elit insanlarımız var. Onları biraz hoş görür ve baskı altına almazsak yeni Cüneyt Çakır’lar çok rahatlıkla çıkarırız.

Servet Yardımcı çok beyefendi ve saygılı bir insan. Ancak; nasıl uygulamalar yapıyor, işlemleri nasıl yapıyor bilmiyorum. Şenes Bey ile mukayese etmek yanlış olur. Şenes Bey UEFA ve FIFA’da 35 yılın üzerinde görev yaptı ve tavır-tarzı, insan ilişkileri bakımından önemli bir konuma geldi. Servet Bey’in de aynı ağırlığı orada sağlaması için çok vakit geçmesi lazım. Geç kalınmış bir adım, federasyonun daha önce bunu yapması lazımdı.

Ben şu an TFF Başkanı olsam pek çok değiştirilecek uygulama olurdu. Şunu çok net söyleyeyim; ben herkese eşit ve adaletli davranırım. Beni tanıyanlar zaten bilir. Yapabileceğim ve söz verebileceğim iş budur. Öbürleri uygulama, tartışırsın. Hatta yanılır, düzeltirsin. Mühim olan herkese eşit davranabilmektir.
Medyadan takip ettiğim kadarıyla Adana Demirspor ekonomik gücü olan bir gruba verildi. O grubun buraya büyük katkı ve harcamaları var. Öyle bakıyorum. Sonra çıkarken bu grup o kulübün sahibi değil. Adanaspor, Göztepe ya da İstanbulspor gibi değil. Yanılımıyorsam böyle 5 tane var. Borç-alacak nasıl olacak, nasıl yapacaklar, bilemiyorum. 100 milyon Dolar borç bırakıp mı ayrılacaklar, kulübü mü tekelleştirecekler, bilemiyorum. Şu anda meçhul. Ama Adana’ya bir heyecan geleceği şüphesiz.

Şirketleşme en büyük yutturmacadır. Nasıl şirketleştireceksin, kime devredeceksin? İnsanlar kendi şirketlerinde başarısız, o kulüpte bu ticari işleri nasıl yapacaklar? Şirketleşmeye halkın malına kulüplerin gasp edilmesi gibi görüyorum. Doğru ve sağlıklı bulmuyorum.

Bu uygulama belirli bir dönem için doğruydu. Ancak Dünya’da uygulaması yok. Bence kalkması gerek, zaten teknoloji çok gelişti. Türkiye’deki statlar da çok modern. En aşağı 20 tane, Avrupa Kupası finali oynanacak statlarımız var. Bu statlarda kamera sistemleri de var. Tüm Londra yüz tanıma sistemi ile idare ediliyor. İnsanları gözetlemek, takip etmek bu kadar kolay hale geldi. Onun için böyle ek bir şeye gerek yok.
2024’ün Türkiye’ye verilmesi lazım. 1999’da başlayan, 2002’de resmen müracaat ettiğimiz 2008’i Yunanistan ilşe ortak yapacaktık ama 1 oy ile kaybettik. Onu telafi etmek için 2005’te Şampiyonlar Ligi Final maçını verdiler. Türkiye’nin artık hakkıdır. Hem ulaşım, hem konaklama, hem stadyum altyapımız var. O zamanlar daha zordu ancak şimdi tüm altyapılarımız var. Bence 2024 Türkiye’ye verilmeli.

Futbol ailesine bu sezon başarılar diliyorum. Sağlıklı, keyifli, zevkli bir sezon olsun istiyorum. Klişe bir cümle olacak ama şampiyonluğu hak eden kazansın diyorum. Gönlüm başka, mantığım başka. Gördüğüm kadroların içinde en iyi kadro Beşiktaş’ta... Geçen yıl da öyleydi ancak Galatasaray şampiyon oldu. Güzel bir sezon olsun.