Çok sık okur mailleri geliyor.. Sosyal medyada ise direkt yazanların sayısı o kadar arttı ki, inanın kendi gündemimi bazen öteliyorum.. İşte bu gelen mail bunlardan birisi.. İsim konusunda hassas olduğu için yazamam, ama bu yazdıklarına şapka çıkartırım.. Çünkü öyle güzel tespitleri var ki, doğrusu başlıkta olduğu gibi ben bile bu kadarını yazamazdım demek zorundayım..Şunu mutlaka söylemeliyim.. Gaziantep çok dar ve belirli kesim için, galiba biraz da Suriyeli olup özgürce yaşayıp, rahatlıkla hırsızlık, gasp, uyuşturucu, tehdit, şantaj, illegal ne varsa çekinmeden yapabilenler için yaşanılası bir şehir haline dönüştürüldü.. Geri kalan büyük çoğunluk kimsenin umurunda değil.. Zaten onların da sesi çıkmıyor.. Çıkarabilenler de bana yazıyor, veya arayarak dert yanıyor.. Biz de gazete olarak üstlendiğimiz misyon gereği bu şehrin daha yaşanılabilir kent olması hasebiyle, sorunları, şikayetleri, uyarıları buradan yetkililere yansıtıyoruz..BU ŞEHRİN ÇİVİSİ KALMADIİşte bunlardan birisi.. Ve bunu mutlaka sizlerle paylaşmalıydım.. Aslında çoğumuz aynı dertten muzdaribiz ama işte bunu şahsım dışında dile getirenler olduğunda, sizlere yansıtmayı görev sayıyorum.. Gelin birlikte okuyalım:Sayın Özekşi..Size yazıyorum çünkü bu şehirde sizden başkası kent sorunlarıyla ilgilenmiyor.. Bazen sizde yazdıklarımı yayınlamıyorsunuz ama belki bunu yayınlarsınız diye bir umut yolluyorum.. Çok net konuşuyorum, Bu memleketin çivisi falan kalmadı, birçok insan imkan olsa da kaçsam diyor. Hatta bunu bürokratlar son dönemde dile getirmeye başladı “ memurlar antep’e gelmek istemiyor hayat pahalı diye” şeklinde.Daha yeni oluşturulan Beykent ve civarında stada organizeye yakın diye daire fiyatları 3+1 için 270-280 bin üzeri kiralar ise 1000 üzeri. Kenar semtte bile kiralar 700-800 el insaf be. Belediyenin ev yapmasıyla iş çözülseydi kiralar 500 e ev fiyatları herhalde 100 bine düşerdi ama düşen bişey yok aksine artıyor.Ben hatırlarım yaz dönemi meyve sebze çok çok ucuz olurdu şimdi kendi semtim için konuşuyorum marketlerde şeftali 3-4, muz 6-7, kayısı 5 ten aşağı düşmedi. Kiraz hakeza 5-6, salatalık daha yeni 1 tl, domates 1-2 tl çayın kilosu 7-8 ay önce 25-28 arasıydı şimdi 35-40 civarı. 15-20 tl ile 1 haftalık doya doya yiyecek alıp gelirken şimdi 3-5 şeyle marketten çıkıyoruz bi bakıyorsun ki 50-60 lira harcamışsın hükümet mi el atacak, belediye mi yerel etkenler mi bu işe çözüm bulunsun.TÜRKLER SAĞLIKTA SURİYELERİN KARTINDAN YARARLANMAYA BAŞLADIBakın çok önemli bir konu daha var.. Suriyeliler savaştan kaçtı geldi eyvallah yardım edelim ama bunu yaparken kendi vatandaşımızı ikinci sınıf insan durumuna sokmayalım. Size son günlerde dillenen bi hadiseyi paylaşayım. Sağlık sistemi yap boza döndü ha bire bişeyler değişiyor.. Her hastaneye gidişimize ilaç parası şu parası bu parası ek ödemeler yapıyoruz, ama Suriyeliler kuruş para vermeden sağlık hizmeti alıyor. Tabi bizim insanımız durur mu artık ilaç almak isteyenler ücretsiz diye ilacını Suriyelilerin üzerine yazdırmaya başladı. Valla haksız mı? eğer sen vatandaşına bunu yaparsan, kusura bakma onlar da bunu yapar, ki haksız değil.Belediyelerde bürokraside o kadar liyakatsiz kadrolaşma var ki, öyle haklar yeniliyor ki Allah sonunu hayrede. İdarecilik yapmaktan aciz ama onun bunun referansıyla makam sahibi olanlar zannetmesin bu günler baki olacak. Allah elbet bugünlerini elinden alırda o yaptıkları haksız adaletsiz uygulamalar yüzlerine çarpılır. Onların kimse görmez dediğini gören ADALET SAHİBİNİ unutmasınlar.Eğer bizim insanımız sabrediyorsa bu sabır sınırsız değil. Çok şükür basiretli vatandaşlarımız var, çevremizin yangın yeri olduğunu biliyor ve ses çıkarmıyor ama ben şahsım adına eminim herşey sütlüman olsa (DARBE TERÖR olmasa ) insanlar isyan edecek noktada durmaz kargaşa olur. Velhasıl memleket zorda, gariban vatandaş zorda, işçi zorda, memur zorda, emekçi zorda. Makam mevki sahipleri zevkü sefada, halkın çektiklerinden bir haberler. Onlara bazı şeyler sinek vızıltısı geliyor ama çeken bu halk oluyor. Üzülürüm de o gariban halka üzülürüm. Saygılarımla.. Adil ol..HIRSIZLIKTA YENİ UYGULAMA AMAN DİKKATLİ OLUNBildiğimiz hırsızlar, evlere gireceği zaman evde kimsenin olmadığını tespit eder ve öyle girerdi.. Özellikle yaz mevsiminde bu vakalar tavan yapardı.. Çok insan ışıklarını açık bırakarak caydırıcı olacağını düşünürdü.. Şimdi yöntemi değiştirmişler.. Artık boş evler yerine, evde oturanlar olduğu sırada giriyorlar.. Ve sadece para ve ziynet eşyalarını alıyorlar.. Cep telefonları, bilgisayar filan asla dokunmuyorlar..Tüm bunları son derece dikkat çekici zamanda yapıyorlar.. Çünkü saat zamanlamaları çok enteresan.. Sabaha karşı saat 05 civarında evlere giriyorlar. Mekanlar özellikle Burç ve Kilis yörelerindeki yazlık evler veya siteler oluyor.. Çok tuhaf, bu kişiler kameraya filan aldırmıyorlar. Kapı veya pencereden zorlamadan ses çıkarmadan evinizin, yatak odasına kadar giriyorlar. Siz uyku halinde iken odada pantolonunuzu veya varsa meydanda çanta, saat, ziynet eşyası alıp başka odaya geçiyorlar. Orada nakit para varsa ziynet eşyasıyla birlikte alıp sessizce çıkıyorlar. Bazıları ilginçtir Kredi kartlarına dokunmuyorlar, cep telefonlarını almıyorlar.. Kimliklere karışmıyorlar.. Bu işlemi 15-20 dakikada tamamlıyorlar.. Sonra ellerini kollarını sallayıp çıkıyorlar.. SİTELERDE KAMERA VE GÜVENLİK SİSTEMİ GÖZDEN GEÇİRİLSİNÖzellikle sitelerde oturanları uyarıyorum.. Çok sayıda iş adamı, doktoru, mühendisi, memuru vs. Kilis ve Burç yöresinde oturanlar geceleri çok dikkatli olsunlar.. Sitelerin güvenlik kameralarını ana kumanda merkezi yaptırarak gece nöbetçisinin sürekli izlemesini sağlasınlar. Gerekiyorsa alarm sistemi yaptırsınlar.. Tabii bu işin bir de riski var.. Hırsız içeride iken, aniden uyandığınızda ne yapacağınız da önemli.. O nedenle bütün mesele hırsızların içeriye girmesini önlemekte.. Onun içinde sitelerde güvenlik tedbirlerini daha sıkı aldırmak, site dışındaki evlerde ise giriş ve çevreye alarm sistemi kurdurmak.. Bu yazıyı lütfen herkes tanıdıklarına duyursun ve dikkatli olmaları sağlansın.. Son sözüm; Jandarmadan bir şey beklemeyin çünkü her evin veya sitenin başında duracakları bir sisteme sahip değiller. Sadece iş bittikten sonra yasal işlem yapmakla meşguller. Ki şu sıralar nefes alamıyorlar..MİLLETVEKİLLERİMİZ VE BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ OSB YE GİTMİYORLAR MI ?Bazen şaşırıyorum bu kadar ilgisizliğe.. Gaziantep sanayi bölgesi, bu şehrin ekonomisinin can damarı Organize Sanayi Bölgesi, ama gelin görün ki, son yıllarda OSB’ye gitmek ve dönmek resmen işkenceye döndü. Tugay’dan itibaren OSB’ye kadar önce bir üst geçit için aylarca çile çekildi. Geçit bitti şimdi yarım yamalak eksikleri için aylardır bu memleketin sanayici, işçisi, ipek yolundan geçen toplu taşım araçları resmen işkence çekiyor.. İş Karayollarının, bunu biliyoruz ama inanın kaplumbağa bile bu işi daha çabuk bitirirdi.. 5 dakika bile sürmeyecek gidiş-dönüşlerin yarım saatten fazla sürmesi, şehirler arası karayolundaki bu eziyetin nelere mal olduğunun farkına varılmayışı, insanı ister istemez üzüyor..Madem iş Karayollarında, niye ekipman takviyesi istenilmez, neden işin ağır aksak yürümesine göz yumulur, neden aylardır bu kentin sanayici, personeli ve işçisinin çektiği eziyete son verilmez, inanın anlamış değilim.. Acaba diyorum bizim Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarımız OSB’ye gitmiyor mu? Tabii ihtimal vermiyorum elbette. Peki o zaman bu işkencenin kısa sürmesi için girişimlerde bulunmak bu kadar mı zor.. Aha sonbahar geldi, yağışlar başlayacak, kışın kar yağacak, ne olacak bu OSB’ye giden yolun hali.. İşin ilginç yanı, aylardır sık sık gündeme getiriyorum, bir vekilimiz veya başkanımız, buna Sayın Vali dahil, çıkıp bir açıklama yapmıyor ve insanları bilgilendirmiyor.. SUSTUM.. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR