'Kişi bilmediğinin düşmanıdır derler. Bilgi bu yüzden değerli bir hazine. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bağımlılıkla mücadelede önleyici faaliyetler büyük önem arz ediyor. Önlemek tedavi etmekten daha ucuz. Daha etkilidir. Çünkü tedavi çok pahalı olduğu kadar güçtür. Bilinç kazandırmak ise objektif akılla bakıldığında mantığa daha uygun. Kuşkusuz bağımlılık yapıcı maddeler sadece özentiden değil, merak ve bilinçsizlikten de oluyor. Çocuk ya da ergen. Fark etmez. İnsan kimi vakit merakına engel olamıyor. Bir bağımlı vatandaşın bağımlılık yapıcı maddelerle ilgili görüş belirttiği gibi İlk kullandığım şey uçucu bir maddeydi. İlk çektiğim anda gözümün gördüğü her şey bir anda kayboldu ve her tarafımda binlerce örümcek belirdi. Her tarafımı korkutucu örümcekler kaplamıştı, inanılmaz ürkütücüydü.

Ve ben hem gerçekte, hem halüsinasyonun içinde dehşetle ağlamaya başlamıştım. İnanılmaz derecede korkmuştum, ne yaşanacağına dair duyduğum merakın içinde korkudan dehşete düşmüştüm. Evet demeyi çok isterdim ama ne yazık ki şöyle bir gerçek var ki; sokakta kalan, kimsesi olmayan her çocuk sokaktaki bir gruba dahil olmak mecburiyetindedir.

Tek başına yaşama şansınız hiç yoktur. Sebebi ise; tek başınızayken her tür tehlikeye açık olmanızdır. Bu tehlikeler ise; cinsel istismardan şiddete ve oradan ölüme kadar devam ediyor. Belli bir gruba dahil olduğunuzda ise, yağmur yağarken şemsiye altına girmiş gibi oluyorsunuz. En azından ilk aşamalarda öyle düşünüyorsunuz. Bir düşünün! Hiç kimseniz ve hiçbir şeyiniz yok, küçücüksünüz, korunmaya muhtaçsınız, inanılmaz savunmasızsınız, hiçbir deneyiminiz yok, hayatı tanımıyorsunuz, berbat olduğunu düşündüğünüz bir yaşantının içinden var gücünüzle koşarak uzaklaşmışsınız ve hemen hemen sizinle aynı şeyleri yaşayan, sizi anlayan birilerini bulmuşsunuz. Ve bu insanları bir koruma şemsiyesi olarak görüyorsunuz. Bu şemsiyesinin altına girmenin de bir bedeli oluyor; grup içinde uyuşturucu kullanımına devam etmek! Ayrıca madde kullanımı, sokakta yaşayan bizler için bir nevi kamuflajdı. İnsan sosyal bir varlık. Elbette bir gurup içinde yaşama ihtiyacı duyar. Ama sokağın çatısı yok. Sokaklarda çocukları ve ergenleri bekleyen çok tehlikeler var.

Bu tehlikelerden birisi de bağımlılık yapıcı maddelerdir. O halde çocuk ve gençlere ulaşmanın bir yolu da onların birincil sosyalleşme ortamları olan ebeveynlerine ve öğretmenlerine ulaşmaktır. Öğretmenlere ve ebeveynlere yönelik önleyici çalışmalar çocuğun maruz kalabileceği risk etkenlerini azaltacaktır. Ebeveynlere bu konular ile ilgili sadece bilgi vermenin bile çocuklarını daha iyi izlemelerine ve çocuğun akademik ve sosyal hayattaki başarısını desteklemelerine yol açtığı görülmüştür.

Bağımlılık alanında değerli çalışmaları olan bilim insanı olan Kültegin Ögel, ailenin tutum ve davranışları için şu tespiti çok dikkat çekicidir: 'Aile, bir sistem gibi çalışır. Parçaları birbirlerine bağlıdır. Sistem beraber çalışan parçalar bütünüdür. Bu parçalar beraber huzur ve uyum içinde de çalışabilirler, yıkmak yok etmek için de, hatta hayatta kalmak için de. Bu bütünün içindeki roller, ilişkiler, iletişim şekilleri ve güç dağılımı sistemin dengesini kurar. Madde kullanımı bu sistemin dengesini bozar. Aileler bu dengeyi tekrar kurmak için birleşip yaşananlara doğru tepkileri verip ortamı düzeltmek için çalışırlar; sabit bir düzen kurmayı amaçlarlar.

Sağlıklı ailelerde (hiçbir aile her zaman çok sağlıklı değildir), hem sistemin hem bireylerin ihtiyaçları paraleldir. Aile sistemi esnektir ama tahmin edilebilirdir. Aile bireylerinden biri kimyasal olarak bağımlı olan bir ailede sabit ve tahmin edilebilir bir düzen yoktur. Aile içindeki bu yıkım sadece kullanan bireyi ya da ebeveynleri değil, bireylerin hepsini etkiler.

Madde bağımlılığı sadece bireye özgü bir rahatsızlık değil, bir aile hastalığıdır.'Gerek ergenler, gerekse çocuklar, duygusal açıdan Sevgi, ilgi, yakınlık, onaylama, Saygı görme, önem verilme, Övgü alma, cesaretlendirme, kendini özgürce anlatabilme, Belli sınırlar içinde bağımsız davranabilme, Sağlıklı bir ortamda büyüyüp gelişme, Uygun biçimde eğitilme, Umut ve beklentilerinin desteklenmesini ister. Anne baba davranışlarını görerek öğrenir, Anne babayı kendine örnek alıp taklit eder, Anne babanın birbirlerine karşı davranışlarını gözler, Sorun çözümünde anne babadan gördüklerini yapar. Anne babanın ona zaman ayırmasına gereksinim duyar. Ailede olumsuz ilişkiler varsa onarılmasını ister, Sorumlulukları üstlenmede yol gösterilme ve destek arar.

Çocuk ve gence sorumluluk duygusunu verilmelidir, çünkü sorumluluk duygusu madde bağımlılığından uzak olabilmede önemli bir unsurdur. Çocukların her gün karşı karşıya kaldıkları anne baba tutum, davranış ve ilişki biçimlerinin; onların eğitiminde çok önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Aile ilişkileri, çocuklar için, davranış biçimleri ve insan ilişkilerinin öğrenildiği bir sahne oluşturmaktadır. Madde kullanım konusunda da, benzer mekanizma işlenmekte olup; çocuklar, anne babanın maddeler konusundaki tutum ve davranışlarını gözlemlemekte ve benzer şeyleri uygulamaktadır. Toplumda, anne baba başta olmak üzere, öğretmenler ve diğer etkili yetişkinlerin madde kullanımı konusundaki tutum ve davranışları; çocuk ve gençler için çoğu kez kavram karmaşası yaratmaktadır.

Çocuk ve gençler, zararlı etkisi kesin olarak kanıtlanmış olan sigara ve alkol gibi maddelerin, neden erişkinler tarafından kullanıldıklarını tam olarak kavrayamamakta; kendilerinin de bu ve buna benzer maddeleri kullanabileceği düşüncesi oluşmaktadır. Anne babalar, her ne kadar, çocuk ve gençleri bağımlılık yapan maddeler konusunda uyarsa da; kendi sergiledikleri davranış modelleri, mantıklı uyarılarından çok daha etkin olmaktadır. Madde bağımlılığı ile mücadelede ebeveynlere büyük görevler düşüyor. Daha duyarlı ve dikkatli olmakta fayda var.