Doğu ve Güneydoğuda Terör örgütü PKKnın sebep olduğu olaylardan dolayı yaşanan terör olaylarının tek suçlusu devletmiş gibi açıklama yapan insanlar kendilerine nasıl aydın diyebiliyor anlamış değilim. Aydın insan haksızlık ve eşkiyalığa isyan eden baş kaldırandır. Devlet eşkiyalık yapıyor söylemi ile eli kanlı bebek katillerini savunmak aydınlık olamaz.

Olsa olsa karanlık bir zihniyetin kinini kusma Zehrini akıtma fırsatı bulup bunu gerçekleştirmesi olabilir.

Toplumsal olaylarda sağduyudan yana olmak farklı birşey direk terörü övüp devlete sövmek ayrı birşey.

Şuan devleti yönetenler yıllardır sırtını sıvazladıkları, şımarttıkları bu insanlara laf söylerken kendi günahlarından arınmadıklarını bu olup bitendeki vebalden kurtulmanın okadar kolay olmadığın bilmeleri gerekir.

Eğer kendilerine aydın denilen, akademisyen, sanatçı entellektüel terör örgütüne aleni destek verip devlete sövmeye devam edecekse Devlette kendi hakkına halel getirmemek için gerekli müdahaleyi yapmak ve olayları bitirmek zorundadır.

Onlar açıklama yapar bildiri imzalarsa; Karşılarında farklı düşünceler daha gür sesle çıkar meydana.. Bende Türk Dayanışma Konseyinin bildirisini imzalıyor.

Bu söylemleri ve hükumet üzerinden devlete atılan iftiraları kabul etmiyorum. Bilindiği gibi emperyalist güçlerin kanlı bir mücadele alanı haline gelmiş olan Ortadoğuda yaşanan olaylar işbirlikçi terör örgütleri vasıtasıyla ülkemize de sızmaya başlamış, Özellikle Güneydoğu bölgemizde ciddi bir yayılma imkanına kavuşmuştur. Yaşanan bölücü ve kanlı olaylar yöre halkını ve güvenlik güçlerimizi hedef almakta, Her gün çok sayıda insanımızın şehit olmasına sebep olmaktadır.

Bölgenin ekonomisi çökertilmekte, nüfus yapısı bozulmaktadır. Kısacası Türk milletinin bekası ciddi bir saldırı altındadır.

Yaşanan bölücü kalkışmanın zemini işbaşındaki iktidar sahiplerinin 'Çözüm Süreci' adı altında bölücülerle yürüttükleri akıldışı, izan dışı, insaf dışı çalışmaların kanlı bir ürünü olarak meydana gelmiştir. Dört yıldan fazla süren bu süreçte bölücüler illere ve ilçelere tonlarca patlayıcı, on binlerce silah depolamışlar, sokaklara ve caddelere hendekler, evler arasına tüneller kazmışlardır.

Bütün bu hazırlıklar yapılırken askerlerimiz ve polislerimizin adeta elleri bağlanmış, verilen istihbarat bilgileri ve siyasi uyarılar

görülmez, duyulmaz olmuştur. Kanlı isyan hareketleri başlayınca da sorumlu iktidar sahipleri 'bizi kandırdılar' sözünü söyleye bilmişlerdir.

Türk milletinin devletiyle vatanıyla hür ve bağımsız olarak kıyamete kadar yaşama istek, irade ve kararlığını yıkmaya yönelik bölücü kanlı saldırıların azgınlaşarak arttığı bir ortamda, bölge halkının ve güvenlik kuvvetlerimizin eşleri ve çocuklarıyla hunharca öldürülerek şehit edildiği bir zamanda, şehirlerin harabeye çevrilip ekonominin yerle bir edildiği bir zeminde, kendilerine 'Aydın' 'Akademisyen' adını veren 'gözleri olduğu halde gerçekleri göremeyen, kulakları olduğu halde doğru sözleri duyamayan, beyinleri olduğu halde gerektiği gibi çalıştıramayan, gönlü olduğu halde hakkı ve adaleti hissedemeyen' bir avuç güruh Türk milletinin azgın düşmanı olan bölücü teröristlere destek veren ve milletimizi üzüntüye sevk eden bir bildiri yayınlamışlardır.

Bizler Türk Dayanışma Konseyi olarak, bilimsellikten ve objektiflikten uzak, akla, izana, adalet duygusuna ve yaşanan gerçeklere tamamen aykırı olan bu talihsiz girişimi reddediyor ve şiddetle kınıyoruz.

Türk Dayanışma Konseyi olarak, gecikmiş de olsa Türk devletinin, Türk milletinin bekasına kasteden bölücü hainlere karşı yürüttüğü, ilkeli, yürekli, dikkatli ve haklı mücadelesini canı gönülden destekliyoruz.

Bizler Türk Dayanışma Konseyi olarak yürütülen bu haklı ve gerekli mücadeleyi sürdürürken bölge insanını korumak ve kazanmak için azami dikkati ve iyi niyeti gösteren şanlı güvenlik güçlerimizin başarıları için dua ediyoruz.

ALLAH MİLLETİMİZE VE DEVLETİMİZE ZEVAL VERMESİN!