Ayakkacılar Sitesi... 330 dükkan... Bir dönem hepsi aktif, hepsi de oturacak zamanı olmayan esnaf topluluğu... Ama artık oturuyorlar. Kocaman site pazar gününü andırıyor... Esnaf kan ağlıyor, kepenk kapatanların sayısı ise artıyor.. Teşvikten, Çin faktörüne, Halep'ten diğer illerin atağa geçmesine, nakit paradan, alım gücünün düşmesine.. Hepsinin etken olduğu Ayakkacılar sitesi esnafını dinledik....Yıllar önce tam kapasite ile çalışan, ürettiğini satan ve para kazanan ayakkabıcılık sektörü yok olma ile karşı karşıya... Sıkıntının had safhaya ulaştığı, hafta içinde bile 'pazar' gününü andıran site görüntüsünde olan ayakkabıcıları dinledik.. Bir dokun, bin ah işit' sözü gibiydi esnaf... Biz sorduk, onlar söyledi.. İçini döktü adeta... Herkes oturuyor sitede.. Çalışan, hareketli olan, mal yetiştirmem gereken yerler var diyen yok.. Çünkü iş yok..Küçük sermaye ile çalışan, yıllardır bu mesleği yapan, dede mesleğinin oğullara, oğullardan çocuklara geçen ayakkabıcılık sektörü dışarıdan görüldüğü gibi değil.. Esnafla yaptığımız kısa sohbetlerden çıkan sonuç; "AYAKKABICILIK SEKTÖRÜ ÖLMEK ÜZERE" oldu... Esnaf dinleyip, Ayakkabıcıların başkanının dinlememek olmazdı... Soluğu İbrahim Buğur'un yanında aldık... 'Neler oluyor' dedik ve bize durumu şöyle özetledi: "Hiç bir şey görüldüğü gibi değil... Esnaf zor durumda... Ya birleşecekler, ya da yok olacaklar"..İŞTE AYAKKABICILAR SİTESİ ESNAFI, İŞTE GELİNEN NOKTANIN YANSIMALARI....RAMİZ UNCUOĞLU(Uncuoğlu Ayakkabı)"Herkes ayakkabıcı olunca rekabet şansı da azaldı. Nefes alamaz olduk. Suriye'den Bursa'ya ayakkabı gidiyor. Mücadele etmeye çalışıyoruz ama nereye kadar süreceğini bilemiyoruz. Çin ve Halep bizi sarstı. Kaliteyle ayakta durmaya çalışıyoruz. 80-100 çift ayakkabı üreten bizler 10-20 çiftlere kadar geriledik. Eğer ekip ruhuyla mücadele edilmezse, yok olmaya mahkumuz. Antakya, Manisa, Maraş atak yaptı bizim önümüze geçti. Durum dışardan görüldüğü gibi değil. Rahmetli Turgut Özal döneminde böyle değildik. Malın kıymeti vardı. Ama artık bu mesleğin bir esprisi kalmadı"MURAT NABİOĞLU (Özgür Ayakkabı)"1 aydan bu yana üretim durdu. Ürettiğimiz ayakkabıları satamaz duruma geldik. Sektörün devleri, bizi yedi bitirdi. Bu sektörde çok fazla kişinin olması, rekabeti arttırdı. Tüketici ucuz diye Halep'ten Çi'den gelen ayakkabıları alır oldu. Çi'in ve Halep'in etkisi bizi sarstı. İş olsa bile yapamıyoruz, çünkü ortada para yok. Durum böyle giderse sonuçları kötü olacak. Teşvik bütün bunların olmasında en büyük etken".VEHBİ ÖZAKGÜN (Teksan Ayakkabı)"Kapasite bitti. Şimdi sadece istek ya da arz olursa yapılıyor. Suriye'den gelen ayakkabıcılar gayri meşru yollardan geliyor. 4-5 aydan bu yana oturuyoruz. Parasızlık bizi bu hale getirdi. Arabasını, evini, arsasını satmaya hazırlananlar bile var. Ayakkabıcılık öldü denebilir. Teşvik verilmemesi bizi zaten derinden vurdu. Önce 2 tır gidiyordu Irak'a. Şimdi o da kalktı. Vergiler aldı başını gidiyor. Esnaf artık siftah yapmadan evine gidiyor. Allah sonumuzu hayır etsin demekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Eğer biz şu anda arabaya biniyorsak, bunu Özal sayesinde yaptık. Bekleyen, geri dönen, arkası yazılan çeklerin haddi hesabı yok. Parasızlıktan çalışamıyoruz. Gücü kalmadı esnafın. Herkes kredi kartına yöneldi, böyle olunca ay sonunda elinde olan parayı kredi kartı borcuna yatırmaya başladı. Durum böyle giderse, herkesin vay haline".ŞEVKİ YELTEKİN (Yeltekin Ayakkabı)"İşler önce açılıyor. Bir bakıyoruz ki eski halimize dönmüşüz. Pazar daraldı, Çin aldı başını gidiyor. Millet iç pazara yöneldi, bu da bizi sarstı. Nizip Caddesi'nde çin ayakkabıları satılıyor. Rekor kırılıyor deniliyor bizim sektör için ama maalesef bu söz konusu değil. KOBİ kredileri almak isteyenler var. Ancak makina gösterilmesi isteniyor. Esnaf buna giremiyor. Zamanında zorlanarak aldığı makinasını kredi almak için ipotek edemiyor. İpoteklerin kalkması lazım. Çünkü esnaf, aldığı krediyi ödeyemeyeceğini ve makinasının elden gideceğini düşünüyor. Günü kurtarma hesapları yaşıyoruz, geleceği göremiyoruz"CEVDET BAĞCI (Cevdet Ayakkabı)"Üretim düşüyor. Nakip para yok. 23 yıllık esnafım böyle bir şeyi görmedim. Korkar olduk. Hakkıyla şu anda dükkanımı alan birisi çıksa, gözüm kapalı veririm. Teşvik zaten başlı başına bir konu. Bitirdi bizi. Heyetin yaptığı son görüşmede biraz olsun umutlanmıştık. Ama o da kursağımızda kaldı. SSK'lı işçilerin maliyetini karşılayamaz olduk. Böyle bir zamanda bizim sizinle oturmaya bile vaktimiz olmazdı. Ama bakın çay bile içebiliyoruz. Durum kötüye gidiyor. Öyle herşey görüldüğü gibi toz pembe değil. Dünya kadar işçi çalışıyor. Onların durumu ne olacak?"AHMET TÜTÜNCÜLER (Kader - Genç ayakkabı)"2 yıl önce verdiğimiz malın ancak yüzde 25'ini satabiliyoruz. Müşteriyi kaybettik. Burada esnaf taviz veriyor. Açık hesapla mal alım satımı yapıyor. Zaten tüccarlar Adana, Antakya ile çalışıyor. Model yenilenmiyor. Üretim fazlalaşıyor, alım gücü düşüyor. Türkiye'de çok ayakkabı sektöründe olan insan var. Biz artık burada pazar günü bir gün geçiyoruz. Zamanında emek isteyen, özen isteyen ayakkabıcılık sektörü, artık kolay iş oldu. İşimiz gerçekten de çok zor. Aidat veremeyen insanlarımız var. Bunun böyle mi olması lazımdı ? Büyüyemiyoruz. Konya'da çok ortaklı şirketler var. Burada 330 esnaf ekmek parası için çalışıyoruz. Ancak kimse birleşmeye yanaşmıyor. Çünkü dedikodu had safhaya çıkıyor. Halep'ten gelen ayakkabıya kota yok, ancak bizim götürdüğümüzde çift başına 2 dolar para veriyoruz. Markalaşmak gücü dayalı, ancak bizim şuanda o gücümüz yok".MESUT ÖZKEÇECİ (Özkeçeci ayakkabı)"Pazar sıkıntısı var. Ancak esnafımız dar ufuklu. Küçük esnaf zihniyetinden bir türlü çıkamadılar. Halıcılık hamle yaptı, marka oldu. Ya ayakkabıcılık ? O gün ve gün ölüyor. Birleşme olmazsa, durum vahim. Düz mantıkla bakmaları bir anlamda esnafı bu noktaya getirdi. Biz 40 yıldır bu işi yapıyoruz. Fakat şuan insanları ikna edemiyoruz. Bunlar hatalar zinciriyle ortaya çıktı. Herkes vitrin mağazacılığı yapıyor ama biz hala eskilerdeyiz. KDV'nin yüzde 18 olması da işin bu noktaya gelmesinde etken. Ama şunu da unutmamak lazım, birileri elini taşın altına koyarsa, değişmeyecek şey yoktur. Yeterki, ufukları açık olsun. Yeterki düz mantıkla bakılmasın".MUSTAFA TEMUROĞLU (Temuroğlu Ayakkabı)"Piyasada nakit sıkıntısı var. İş olmadığından dolayı mal satamıyorlar. Marka şehir diye diye bizleri harap ettiler. Bizi bu duruma mahkum ettiler. Adamın cebinde para yok, alım gücü de olmuyor. Önüne gelen ayakkabıcılık yapıyor. 4 sene önce 5 YTL'ye sattığımız terlikleri şimdi 3.5 YTL'ye satıyoruz. Kış sezonu geç geldi, bir çok malımız elimizde kaldı"AHMET AKNACAR (Işık Kundura)"Herkes kredi kartına yükleniyor. Esnafın elinde para yok. Çin faktörü zaten esnafı vurdu gitti. Ancak burada olayın diğer tarafını da görmek lazım. Esnafımızda da sorun var. Ne fuarlara katılıyor, ne de risk alıyorlar. Ya olmazsa hesabı yapılıyor. Biz firma olarak paramızı verip fuarlara katılıyoruz, dükkanımızın vitrinini yeniliyoruz. Ne olursa olsun bunlar etkiliyor. Ancak maalesef esnafta bu düşünceler yok. Antep'te yapılan fuarlara bile katılım olmuyor. Adamlar 500 YTL'yi vermek istemiyor. Halep tabii ki etken ama birlikten güç doğar. Bunun da unutulmaması lazım. Yenilik, yenilikçilik... Eğer bunları biraz dikkate alırsak bazı şeylerin üstesinden geliriz"VE İBRAHİM BUĞUR Ayakkacılar Odası Başkanı"İş yok. 5-6 yıl Çi'den dolayı ağladık. Bakanlarla konuştuk. Kaçak ayakkabıyı bir nebze önledik. Çin bitti dedik, Halep başladı. Burada önemli olan tek şey 'Biz ne yapabiliriz" onu konuşmalıyız. Küçük sermaye ile iş yapan esnaf birleşmek zorunda. Yoksa yok olmaya mahkum olur. Buna belki belirli bir süre karşı koyabilirsin. Ama ya sonrası... İyi bir firma olmak, en önemlisi de markalaşmak için bunu yapmak zorundalar. Çin ve Halep diye ağlamanın gereği yok. Küçük sermaye ile çalışan insanlarımız birleşecekler. Makinaları, güçlerini birleştirecekler. Bakın o zaman neler oluyor. Önce kendi önümüze bakmamız lazım. Bakın burada şu çok önemli; 5 dükkan 1 dükkan olarak faaliyet gösterse, tam kapasite ile çalışsa, bugün ağlamaz. 30-40 bin çift ayakkabı bile üretir. 2006 yılında burada kiralık dükkan bulumazken, şimdi kiralık dükkan sayısı artıyor. Bu böyle mi olmalıydı ? Büyük düşünülse, herkes elini taşın altına koysa, bugün kimse ağlamazdı. Evet sıkıntılar var. Biz bunu inkar etmiyoruz. Ama yine üstüne basa basa söylüyorum, esnafın elini taşın altına koyması şart"