Sivasspor'u geçtik, gençlere takıldık…

Sırada kaybetmememiz gereken Galatasaray maçı vardı. Güzel hava, yıpranmış zemin, dolu dolu tribünler… Gaziantepspor Galatasaray maçı öncesi durum böyle. Kapalı tribün tam bir rezalet, giriş kapı boşlukları, Protokol Tribünü ve Gold Tribünü koltuk sayısını aşmış,

Ayakta olanlar daha fazla tehlikeye davetiye çıkarmış gibiler. Aşırı izdihamın sebebi fazla bilet satışından kaynaklanmadığını bilen yok. Uzun bir aradan sonra ilk kez böyle dolu oldu Kamil Ocak Stadının tribünleri. İlginin fazla olduğu maçta rakip taraftar takımlarına daha çok destek verdiler.

İlk yarısı iki takım içinde tempolu olmadı. Gol yememek için temkinli oynadılar. Fazla gol pozisyonu yoktu ama çekişme vardı. Denk kuvvetler şeklinde geçen bir ilk yarı golsüz bitiyordu.

İkinci yarıda tempo arttı, Galatasaray zirve hesabı, Gaziantepspor dipten kurtulma hesabı yapıyordu.

50. dakikada Popov rakip savunmasının hatasından faydalanıp atıyor golünü. Sevinci sadece 3 dakika yazabildik, Necati beraberliği sağlarken ateşimiz yükselmeye başlıyordu.

Yine savunmanın teslim olduğu anda rakip galibiyet golünü atarken zorlanmıyordu. Hikmet Karaman riskleri alıp Turgut ve Muhammet'i Sosa ve Emre ile değiştiriyor forvete ağırlık veriyordu. Beraberlik için şuursuz baskı kuruyor ancak Galatasaray skoru oynamaya başlayınca stres dolu dakikalar başlıyordu. Hücumda etkili olamayınca mağlubiyet kaçınılmaz olurken tabela 1-2 diyordu.

Hakem Bülent Yıldırım skoru etkileyecek yanlış yapmada, bitiş düdüğü ile Galatasaray lider geldi lider gitti ama Gaziantepspor için zor günlerin başlangıç oluyordu. Kaybetmemiz bir maçtı. Bu skorla ciddi şekilde küme düşme korkusu yaşamaya başladık.

Ciddi olarak ateşle oynamaya başlardık. Ağır maç trafiği belli ki futbolcularımızı yorgun düşürmüş, bu yorgunluk maça da ciddi bir şekilde yansımış.

Sadece kaybetmemek, korku yaşamaya başladık…

Bu mağlubiyet ligin altında hedef takım olduk.

Şimdi tüm çarklar Gaziantepspor'un aleyhine çalışacak.