23.haftanın kapanış maçında İstanbul'da Galatasaray'a konuk olan Gaziantep FK, maç öncesinde 17.sıraya yani küme düşme hattına gerilemişti. Ateş çemberinde yer alan Şahinler, 72 dakika önde götürdüğü maçın son bölümünde yenildi. Sumudica'nın hamlelerinde geç kalması ve hücumda hiç bir oyun planının olmaması maça etki etti. Haftayı 17.sırada küme düşme hattında kapatan Şahinler, ateş çemberine düştü.

N'koulou, Ogün, Mustafa Eskihellaç ve Gradel gibi direkt ilk 11 oynayan 4 oyuncusundan yoksun olan kırmızı siyahlı Gaziantep temsilcisi 5-3-2 sistemiyle maça çıktı. 

Henüz maçın 4.dakikasında, duran topta kafayı vuran İcardi direğe takıldı. 18.dakikada ise Kerem, Nita ile karşı karşıya kaldı, Nita topu çıkarmayı başardı. Galatasaray'ın bu iki etkili atağının akabinde Gaziantep, etkili bir kontra yaptı. Bu kez kaleci ile karşı karşıya kalan Markovic'ti ve bu kez kurtarışı Muslera yaptı. Tempolu, git gelli, temaslı, aksiyonu bol bir maç oynanıyor, Galatasaray ön alan baskısı ile Gaziantep'i çıkarmamaya çalışırken, Şahinler kapanıp hızlı hücumlarla gol arıyordu. Maçtaki ilk gol bir duran top sonrası ribaundu alan Djilobodji'nin ortasında Arda'nın kafasıyla geldi. Devrenin sonuna doğru Kerem Demirbay'ın serbest vuruşu da üst direkten döndü. Karşılıklı tehditlerin sürekli devam ettiği, pozisyon üstünlüğünün Galatasaray'da olduğu, temaslı bir ilk yarı sonucunda Şahinler soyunma odasına 0-1 önde girdi.

İkinci yarıda Zaha'yı sahaya süren Okan Buruk, Kerem Demirbay'ı çıkarttı. Bu haliyle, iyice 3.bölgeye oyunu yığan Galatasaray, taraftarının da itici gücüyle şiddetli bir baskı kurdu. Orta sahada sadece Torreira'yı bırakan sarı kırmızılı takımda, bekler de ataklarda aktif olunca, Gaziantep, takım halinde savunmada tehlikeli alanı kapatmaya çalıştı. Galatasaray direkleri dövmeye devam etti, direkte patlayan 3.top Mertens'in şutuydu. Dakikalar 60'ı gösterdiğinde oyunun en iyi özeti istatistiki veriler oldu. Şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray, %76 topa sahip olup, 41 kez rakip ceza sahasında topla buluşup, 20 şut atmıştı. 3 kez direğe takılan sarı kırmızılılar 3 tane de net pozisyon kaçırmıştı. Bu veriler maçın sonuna kadar artarak devam etti. Diğer taraftan Gaziantep, ilk yarıdaki tehlikeli kontra ataklarını yapamıyor, kapandıkça kapanıyordu. Bu sırada Draguş, az sayıda ön bölgeye atılan topları da eziyor, topun kıymetini bilmeyen ve savunma da yapamayan, hiç bir etkisi olmayan bir futbolcu izlenimi vermeye devam ediyordu. Adeta sahada vurdumduymaz bir şekilde takılıyordu. Mücadele eden, savunma yapan, canını dişine takan diğer 10 oyuncuya yaptığı bu saygısızlığı kenardan bizim gibi izleyen Sumudica, golü yemeyi deyim yerindeyse haketti. Bu güneşe kar dayanmaz sözünü doğrularcasına Galatasaray, Zaha ile 72.dakikada beraberlik golünü buldu. Ancak golü yiyince aklı başına gelen Rumen teknik direktör, Draguş'u çıkarıp İlker'i sahaya sürdü. Tempo, hız ve baskının bir an olsun dinmediği maçın son bölümünde Okan Buruk, ofansif hamleler yaparken Sumudica Maxim'i de çıkarıp Bikel'i oyuna alarak takımını iyice ceza sahası içine park etti ve Barış Alper'in 89.dakikada gelen golüyle yenik duruma düştü, maç da Galatasaray'ın 2-1'lik üstünlüğüyle sona erdi.

Sumudica'nın Draguş'a olağanüstü fazla sabretmesi, hiç bir  hücum planının olmaması ve oyunun son bölümünde takımını aşırı yaslandırması mağlubiyetin temel nedeni oldu. Her fırsatta "Ben bu takımı son sırada aldım. Ben geldiğimde puanı yoktu" edebiyatına sığınan Rumen Hoca, aynaya baksa 'bir dünya hatasını' bulacak. Tavsiyem de acilen kendi hatalarını sorgulamasıdır.