İkisi de yıllarca rakip tanımadı... Çoğu dönemler karşılarına rakip dahi çıkamadı... Ancak bu BAHAR, başka bahardı... Nasıl estiyse, ikisini de aldı, götürdü... Ve Gaziantep Ticaret Odası ile Gaziantep Ticaret Borsası'nın yenilmez, yıkılmaz denilen güçlü ve sağlam iki KALEsi düştü... Gaziantep'in gelişiminde, büyümesinde, markalaşma sürecinde, ikisinin de emekleri, katkıları gözardı edilemez... Ömer Çelik boşuna söylemiyor... 'Ankara'dan bir zarfın üzerine sadece Ömer Çelik yazsanız, bana gelir' diye... 23 yıl, bir kurumun başında kalmak kolay değil... Bu beceri ister, zeka ister, eğitim ister... Şunu da unutmamak gerek; İki başkan da, silah zoruyla kurumları işgal etmediler. Her seferinde seçimle geldiler... Şimdi NE oldu? Üyeler, 'yeter artık', 'DEĞİŞİM istiyoruz' 'yeni yüzler gelsin' dedi ve daha çok HİZMET yapacağını iddia edenlere bir FIRSAT verdi... Ve ÇEYREK ASIRLIK başkanlar seçimle de gittiler... Gittiler ancak, geride, Türkiye'de elle gösterilen ve ÇITAsı hayli yüksek, iki kurumsallaşmış kurum ve gözü yaşlı personel bırakarak... MAZICIOĞLU... Burhan Cahit Bingöl'ün rahmetli babası gibi o da, Gaziantep'in yetiştirdiği dürüst, devletini ve milletini seven, haramdan korkan, hayırlı bir baba... 4 çocuğundan biri olan Milletvekili Halil MAZICIOĞLU, 'acısı hala yüreğimde' dediği babasını bakın nasıl anlatıyor; -"Babam çok BONKÖR ve CÖMERTti.. İnsan gönüllerdi... Gözü gönlü boldu... Kendisine ÇAY içireni, KAHVE içirmeden bırakmazdı... Yalan söylemezdi... Çok dürüsttü, elhamdürillah... Fakir fukaraya yardımcı olurdu, bize de 'OLUN' derdi. CAMİde para toplanacak olsun, babamın yanına gelirlerdi. Ticaretle, tarımla uğraşır, dağa-bağa giderdi. Ağaçları çok severdi. Ağacına bakmayan adamlara çok kızardı... FAİZden, HARAMdan çok korkardı... Yerde ALTIN bulsa almazdı, "sahibi var..." derdi Davet etmeyi severdi. Bazı insanlar 'gideyim yiyeyim' diye CAN atar, babam ise 'ben davet edeyim' derdi. Hatta, son hasta olduğunda bile bana, 'vali, milletvekilleri hepsini bir davet edelim Halil' dedi. Yani benim protokole hala bir davet BORCum var... Meclis yoğun geçiyor, yazın inşallah hepsini bir davet edeceğim... Malı, mülkü, parası olmasına rağmen, annem öldükten sonra evlenmedi. 23 sene yanlız yaşadı... Şimdi, 3 KURUŞ parayı bulanlar, hemen hanımını değiştiriyor... Çok kitap okurdu, özellikle tarih kitaplarını... OSMANLI hayranıydı... Ağır hasta olduğunda bile kuran ve eski Osmanlıyı okuyordu... Cenazesine gelenlerin yüzde 90'ını inanın tanımıyordum. Hepsi de, 'ekmeğini tuzunu' yedik diye dualar ediyordu... Ne mutlu bana" * Damatlarından Ahmet Mürşit MERiÇ ise rahmetli Mehmet Doğan MAZICIOĞLU'nu şu cümlelerle anlatıyor; " Karşılık beklemeden yediren, içiren, oldukça cömert ve DEMOKRATİK bir insandı... Sert görünüşünün arkasında bir o kadar da duygusaldı.... Hiç unutmam, eşim hastanedeyken hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüğümde çok şaşırmıştım... Tabiata ve hayvanlara çok düşkündü. Çok sayıda ağaç dikti ve yetiştirdi. Mekanın cennet olsun sevgili kayınpederim..." * SEÇİM VE DEMOKRASİ Borsa'da, Ömer Çelik'in grubundan çıkamaması halinde, yerine başkan adayı olarak gösterilmesi planlanan Abdulsamet KORKMAZ da, kaderin cilvesi olsa gerek, grubundan çıkamadı... Korkmaz, seçimi 6 oy farkla kaybetmesine değil, seçimlerin demokratik bir ortamda yapılmamasına üzüldüğünü söylüyor. Ve "Ben sandığıma sahip çıkamadım. Sayımlar yapılırken, beni de dışarı aldılar. Benim sandığımın başında benim yerime 7-8 tane polis bekliyordu. Biz nerede yaşıyoruz?" diye sitem ediyor. Korkmaz'a katılmamak elde değil... Seçimler yapılıyor, sayım sırasında basın da dışarı alınıyor? POLİS 'Seçim kurulu böyle istedi?" diyor. SEÇİM KURULU, 'Bizim böyle bir talebimiz ve yetkimiz yok" diyor. BORSA YÖNETİCİLERİ, 'polis bizleri de dışarı çıkardı' diyor. Birileri kamu adına görev yapan basının görev yapmasını engelleyerek, alenen SUÇ işliyor ancak hangisi? Kalın Sağlıcakla...