"Günümüzde aşklar ve ÂŞIKLAR" ile başlayıp onlarca sitemi bir arada işittiğiniz anlar ve SÖZLER vardır... Herkes, hem var olan, HEM DE geçmişte yaşadığı aşkların ne kadar da anlamsız ve ne kadar da saçma olduğundan bahsedip durmaktadır... O yüzden geçmişte yaşanan AŞK'lara olan özlem ve onların akıl almaz hikayelerini anlatılıp hayaller KURULMAKTADIR...

Zamanımızda dillere destan aşkların yaşan(a)mıyor olmasının elbette onlarca nedeni vardır... ANCAK bence en önemli neden; YETİNMEYİ bilmemek hastalığıdır diye düşünüyorum... Yanında olan kişinin karakterini ve kişiliğini, farklı özelliklerini tanımak, güzelliklerini yaşamak gibi bir imkanı varken, GÖZÜN ve GÖNLÜN dışarılarda cirit atması bir yetinememe ve DOYUMSUZLUK duygusundan başka nedir...

Dillere destan AŞK yaşadığını düşününeler; bunun için ailesini, sevdiklerini karşısına alanlar, evlenip birkaç ay sonra MAALESEF boşanmaktadırlar... Elbette evlilikle ilgili boyutun FARKLI nedenleri vardır... Ancak eğer AŞK bedene sahip olduktan sonra gereksiz bir NEDENE sarılıp gidiyorsa onun adına aşk demek, aşka ihanettir... Çünkü AŞK, bulunmadan altınsa bulunduktan sonra pırlanta kadar değerli olmalıdır... Ancak olmuyor...

Birçok kadını veya erkeği bir arada idare ederek sözüm ona Kazanova pozları takınanların; "anlaşamadık ayrıldık" diye üç beş GÜNLÜK zevk-ü sefayı aşkın kıyısına koyanların; ilk fırsatta, ilk tartışmada, ilk kavgada, ilk acıda soluğu başka kapıda arayanların; güvensizlik ve kıskançlık gibi duyguları dozajında kullanamayıp sürekli kusur bulanların YAŞADIĞINA aşk demek yerine MEŞK desek daha yakışık alır herhalde...

Aşk, kişiyi hamal yapmaz, bilene ki BÜTÜN yüklerinden kurtarır... Aşk, kişiyi özgür ve mutlu kılar... Aşk, kişiyi hemhal yapar...

Aşk, kişiyi çift bedenden TEK bedene döndürür... Aşk, kişide başkasını görmeyeceği derecede körlük oluşturur... Hem de ne körlük...

Dünyada ondan başkasını görmeyen bir körlük...

Aşkın bedendeki hali bir nevi sarhoşluk halidir... Aşk, bütün alıcıları tüm seslere kapatıp sadece onu dinlemek ister... Çünkü sadece onun sesiyle ve nefesiyle meftun olur. Aşkın antenleri sadece sevgilinin kanalını ÇEKER... Aşk, bir bütünleşme, eksiklikleri tamamlama, fazlalıkları törpüleme, kısacası HEMHAL olma halidir... O varken başka hiçbir soru akla gelmez ve O VARKEN başka hiçbir CEVAP da aranmaz...

Aşk, evrenin ruhunu insanı aslına çevirsin diye damlatılmış en nadide koku; aşk, yüreklere ilmek ilmek işlenmiş en muhteşem doku; aşk varlığın onlarca sebebi ancak YOKLUĞUN YOKUDUR...

Haydi, AŞKola değerli dostlar...

Ancak UNUTMAYIN ki çilesiz aşk yoktur... Yeter ki siz buna TALİP olunuz ve unutmayınız ki KÂİNATTAKİ en güzel şey gerçek aşkı iliklerinizde hissettiğiniz andır...

O zaman bu harika sözümüzü bir kez daha hatırlayalım müsaadenizle:

"Aşk hamal olmak değil hemhal olmaktır. Hamal olanlar bedeniyle; hemhal olanlar yüreğiyle taşır."