ASIM GÜZELBEY'İN KAFASI ÇOK KARIŞIK Asım Güzelbey'in son dönemlerde kafasının çok karışık olduğunu, aslında yaklaşık bir yıldan beri yaptıklarından ve söylediklerinden çok rahat anlayabiliyoruz.. Kendine göre doğru, ama özellikle şu anda yanında olmayan gerçek dostlarına göre, eski durumuyla karşılaştırıldığında yanlış olan ne varsa, Güzelbey'de görmek mümkün hale geldi.. Elbette her yiğidin bir yoğurt yiyişi kadar her koyunun kendi bacağından asılacağı gerçeğini unutmamak lazım.. Güzelbey son dönemlerde yoğurdu farklı yiyor, gemileri yakacak kadar konuşuyor.. Hatta bazen akla mantığa ters gelen şeyleri söyleyip yapıyor gözüküyorsa, buna kim ne diyebilir ki.. Nihayetinde yaşını başını almış, bu şehirde doğmuş ve büyümüş, üstelik koskoca Gaziantep'in belediye başkanlığı payesine ulaşmış birisi diyebiliriz.. Hatta; mutlaka söylediklerini ve yaptıklarını enine boyuna tartıyor, getirisini götürüsünü hesap ediyordur da diyebiliriz.. Görünen o ki, son dönemlerde ipin ucunu kaçırdığının farkına vardı ve bunun neticesinde kontrolü yakalamaya çalışıyor..Çünkü çok güvenip yetki verdiklerinin yaptıkları yanlışları ve hataları görmezden gelmekten vazgeçmiş.. Ama bunun bilinmemesi ve fark edilmemesi için hataları ve yanlışları kapatmaya çalışırken arada yıprandığının henüz farkına değil.. Ve yine görünen o ki, izlediği stratejinin bazı hamlelerinde yaptığı yanlışlar yüzünden, koltuğuna göz dikmiş olan ve pusuda bekleyenlerin bu kadar akıllıca harekete geçmelerinin farkına yeni yeni varıyor..Ama en dramatik olan şey, onlara bu fırsatı kendisinin ve güvendiği çevresinin yarattığını fark edemiyor.. Ve son olarak görünen o ki, çevresindeki farelerin bir süreden beri hazırlıklara başladığını, hatta kendisine ihanet hazırlığı içinde olduklarını da henüz fark edecek noktada değil.. BU İFADE TÜYLERİMİZİ ÜRPERTTİ Onun içindir ki, kendisini uyaranlara, doğruları söylemeye çalışanlara tahammülsüz.. Onun içindir ki, kırıcı.. Onun içindir ki, aday olmayacağını söylemesine rağmen, seçime az bir zaman kala bazı şer odaklarının harekete geçtiğini söyleyecek kadar hata yapıyor.. Oysa aday olmayacak bir kişi için niye şer odakları harekete geçsinki.. Bunu en yakını bile kendisine söyleyemiyor.. Çünkü etrafı gözlerini ve düşüncesini iyice karartmış.. Belden aşağı vuruyorlar diyor.. Bir gazeteye giderek siyaseti bırakacağına kadar söylüyor.. Aile hayatından bahsediyor, eşi ile arasını bozmak isteyenler olduğunu, kendisine tezgah kurulduğunu ileri sürüyor.. Daha vahim olanı ise, bunları yapanları tespit ettiğini ama bunları yapanların bir DEV olduğunu görünce, onlarla baş edemeyeceğini söyleyerek geri çekildiğini iddia ediyor.. Bir vahim yanlış daha yapıyor ve böylece Gaziantep gibi büyük kentte, büyükşehir belediye başkanı olacak kişinin bile, kendisine oyun planlayan, ailesini parçalamaya yönelik senaryolar düzenleyip belden aşağı vuranlara karşı çaresiz kaldığını itiraf ediyor.. Böyle söylemekle adeta sahipsiz vatandaşlara "ben büyükşehir belediye başkanı olacak kadar güçlüyüm ama benimle ailemle uğraşanlar bir dev, birşey yapamıyorum, çaresiz kaldım. Sizlere böyle şeyler olursa başınızın çaresine bakın"demeye getiriyor.. Bunları söylerken bu ülkede, bu şehirde emniyet ve adliyenin var olduğunu belki de o an aklına getirmeyi düşünmüyor. GELELİM ASIL SÖYLEYECEKLERİME Evet, uzatmaya gerek yok.. Ben Sayın Güzelbey ile ilgili son zamanlarda olumlu olumsuz tüm gelişmeler ve gözlemlerimi sizlerle farklı yönleriyle paylaşmaya çalıştım..Eleştirel noktası fazla olan bu değerlendirmem kimseyi rahatsız etmesin lütfen.. Kral Çıplak denecekse, "evet Kral Çıplak"... Yanlışlar varsa "Evet var" ...Hatalar varsa yine "Evet hemde çok"... Ama bunların hepsi bir noktaya kadar.. Kimse Asım Güzelbey'i sahipsiz görmesin.. Unutulmamalı ki, Asım Güzelbey bu kentin çocuğudur ve bu kente ciddi boyutlu hizmet etmiş birisidir.. Hala da hizmetinin sürmesi istenen ve beklenen bir kişi olarak büyük bir çoğunluğun kafasındaki isimdir.. Onun için şu gerçeği de mutlaka dile getirmek zorundayım.. O da Asım Güzelbey'in son dönemlerdeki sıkıntısına, eski dostları ve bu şehri sevenler olarak seyirci kalmamak.. O'nu yalnız bırakmamak.. Varsın kendisi yakın dostlarına yanlışlar yapsın..Varsın çevresindeki kişilerin hatalarını göremesin.. Bunların hiçbiri Asım Güzelbey'in bu kente yaptığı önemli hizmetlerin üstünü kapatamaz.. Umarım bu satırları okuduktan sonra özeleştiri yapar, kendisini sorgular, bundan sonraki stratejisini daha sakin kafayla gerçekleştirmeye çalışır.. GAZİANTEP'İN VALİLERİ VE BAKANLARI İkisi de Gaziantep'te Valilik yaptı. Ne büyük bir rastlantı ve başarı ki, ikisi de Türkiye Cumhuriyetinde İçişleri Bakanlığı payesine ulaştı.. Abdülkadir Aksu, 09.02.1984 ile 18.09.1987 tarihleri arasında Valilik yaptı sonra İçişleri Bakanı oldu.. Diğeri Muammer Güler ise 06.07.1994 - 09.08.2000 yılları arasında en uzun süreli Valilik yapan bürokratımız.. O da yeni İçişleri Bakanlığına getirildi.. O yıllarda Bürokratların gelmek için can attığı ve Gaziantep'ten tekrar mutlaka daha üst düzey makamlara getirildiği gerçeği, maalesef ikisinden sonra sanki yok oldu..Vali olarak Muammer Güler, Emniyet müdürü olarak Hüseyin Çapkın sonrası Gaziantep'ten daha büyük şehirlere veya makam mevkilere bürokrat gönderemez olduk.. Bu gerçekten hareketle hem Abdülkadir Aksu, hemde Muammer Güler'in Gaziantepli'ler için ayrı yerleri vardır.. Onun içindir ki, özellikle Muammer Güler'in Bakan olduktan sonra geldiği şehrimizde gördüğü ilgi inanılmaz boyuttaydı.. Bu ilgiyi iyi okumak lazımdı.. Ben bu gözlemimi sizlerle ilerleyen haftalarda mutlaka paylaşacağımı belirtiyor, Gaziantep AK Parti'de olabilecek bazı gelişmeleri tüm çıplaklığı ile anlatacağını şimdiden duyuruyorum.. KAYBETMENİN ANLAMINI BİLİRMİSİNİZ Beğendim ve sizlerle paylaşmaya karar verdim. Hiç uzatmadan A. Kanevsky'nin sözlerine geçiyorum.. "Birgün insan virgülü kaybetti; o zaman zor ve uzun cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı; cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Sonra nida işaretini kaybetti; alçak sesle ve ses tonu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.
Bir süre sonra da soru işaretini kaybetti ve artık soru sormaz oldu. Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu; ne evren, ne dünya, ne de kendi apartmanı umrundaydı.
Birkaç yıl sonra iki nokta üstüste işaretini kaybetti ve olayların nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işaretleri kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini aktarıyordu. Düşünceyi unuttu ve böylece son noktaya erişti.
Bütün bunlar çok güzel bir öyküdür. Fakat ufak şeylerin hayatta ne kadar kıymetli olduğunu göstermez mi? A. Kanevsky Hepinize iyi haftalar