Gaderin Romanı

BİRİNCİ BÖLÜM

Bôn 17 Ocak 1945. Amma elindeki gazata 10 Ocak 1945 tarihli. Neden deyeceg olursaz, Antebe gazatalar Isdanbıldan ancag üç dörd günde gelir. Yazın üç günde bile gelir amma, gış basdırdı mı bi hafdey buldô olur… Bazen iki üç günlüg gazata hep belaber bile gelir… Ey gışin içindeyg, gar, gış gıyamet … Enmen yên sôglar da basdırdı geldi aha. Usda başlê hecelemiye çalışıy:

'Teşkilat-ı Esasiye Kanununun Lisanı Türkçeleştirildi. İzmir Milletvekili Şükrü Saraçoğlu ve arkadaşlarınca verilen Kanun teklifinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunundaki eski ve yabancı kelimelerin Türkçe karşılığı ile değiştirilmesi istenmekteydi. Kanun teklifi mecliste görüşülerek kabul edildi. Behçet Kemal Çağların ay adlarının değiştirilmesini isteyen…'

Rüşdü gazatey gözünden uzaglaşdırdı. / La yôrum bu vali mavini her şeyi biliy, dey düşündü. Bi iki ay evvel haber vermişdi. 'Bahın görecegsêz arhadaşlar, demişdi, bu ganun lisanı filan dêşeceg, çalışmalar yapılıy, demişdi ohumuş adamın halı başga.. /

Yeniden gazatasına döndü.

'...değiştirilen kelimeler şunlar: Teşkilat-ı Esasiye Kanunu: Anayasa. Cumhurreisi: Cumhurbaşkanı. Başvekil: Başbakan. Mebus: Milletvekili. Mahkeme-i Temyiz… / La bu Temiz Mahgemesi dêl miydi?/ Müstantik : Sorgu yargıcı. Müddeiumumi: Savcı. Teşrinevvel: Ekim. Teşrinisani: Kasım. Kanunuevvel: Aralık. Kanunsani: Ocak...'

Rüşdü gazatadan gene bi an ayırdı çipil gözlerini. / Vallah bunları hep sölemişti vali mavini bey. Hatta müstantik bey de… Neydi yeni adı : He, savcı, savcı bey…/ dey aglından geçirdi.

Güneş camların arhasından yüzüne vuruydu Rüşdünün. Odun sobasının sıcaglê da sırtını eyice ısıdmışdı.. Gerindi, esnedi. Gazatasını diggatlice gadlıyarag gene gallesinin bulundô masanın üsdüne godu. Bi daha esnedi…/ Aha şindi şuruya gıvranıp uyumag var ya, şu sobanın dibine, pisik kimi…Ama kakmalı, şorba olmag üzere, mercimên altını da gısmalı, esasında şu sabah servisini galdırsam mı olam deym amma, olmaz ki ağam, üç, beş memur, beş on agşamcı ille de şorba içmeli…neyse, ya Allah! /

Kagdı. Rüşdü bilmem gaç hogga çeken gövdesini iskemlesinden galdırdı. Uyuşmuş bacağıyla önce hafif agsıyarag mutfa yöneldi.

Mamed buddan gara eti ayırmagla meşgul. Masata sürüle sürüle eyice incelmiş kesgin pıçaynan lop etin sinirlerini ayırıy, dınnag dutacag duruma getirince de sağ elinin başbarmaynan ve şahadet barmaynan yahaleyp zııırt çekiy siniri…

Mamed çalışıy amma aynı zamanda, elli atmış kilometre uzagdahı Deli Fıradı düşünüy. Mamed oranın köylônden. Az mı balıg çegdi ganlı Fıratdan. Az mı yüzdü ahıntısına garşı. Şimdi balıg avlamag zordur. Derinlere gaçmışdır yayınlar…

Mamed yirmilerde ya var, ya yog… Bobası asgere geç gedsin dey, nüfusa en azından üç, dörd yıl geç yazdırıg. Onun da asgerlê gelmemişdir şindilig. Sônası Allah kerim. Şindilerde evlenmey düşünüy Mamed, en azından nişanlanmey… Amma ya şu Usdası, ya da Yunus Ammisi el admazsa bu işe bu işin olaca yog. Yunus Ammisi gendi kôlüsü. Bu aşam o da geleceg. Nizipin en ileri gelen eşraflarından. Amma Antebe yerleşig. Antep Tekel Başbayii. Bütün kövlere tekel maddelerini, bu meyanda pirinç, çay, şeker, leblebili şeker, gaz, gaz lombası (14 numara) ve tabii ki fitili, Sümerbank bezi, saten, hatta grem pertev, vazelin, yanı aglınıza ne gelirse Yunus Bey datır…Başbayii Yunus bey Ammisi, boru mu. Eli öpülesi adam, zaten gendisini de buraya o yelleşdirdi. Mamed üç beş guruş birigdiriy birigdirmesine de...Cıık! Yunus Ammisi el admazsa külliyen olmaz bu iş. Çulsuza kim gız verir, amma Yunus Ammisi 'Verin bu gızı bu ôlana!' derse, iş temam … SÜRECEK