Gaderin Romanı

BİRİNCİ BÖLÜM

'La yôrum yeni bi plag almadın getdi yav Hüsam gardaş! '

Hüsam goltug meyhanasının sabidir. Gadınlar onu tanımasalar da peg sêmezler, sahı gocalarını o yoldan çıharıp içirip sıçırıy, avrad aglı işde ne deycin?! Adamın adı çıhacana götü çıgsın da eyi!

' Sahı Isdanbıla geden oldu da , aldırmadıg mı ?' Haglı söze hacı ammin ne desin!? Kentte şindilig bu löküs işleri yapan kimse peg yog. Zaten harbden çıhalı gaç yol olmuş. Bi Yunus Bey geder ara sıra Isdanbıla mal almıya filan…Filan deyg gerisini siz annan işde! Ismarlarsan getirir, amma gendisine her zaman yeni plaglar alır. Zevkine düşgündür Yunus Bey. Tekel Başbayii…

Hüsamın goltug meyhanası eyice doldu. Dumandan göz gözü görmez oldu. Herkesin sahı işi gücü yog, tütün tabahasını çıharıy tütün kadına tütününü goyp cuvarasını sarıy, çakmag daşına gavını yerleşdirip üfürüy, cuvarasını tellendirip verediy nefesi… Alaman löküsü bile ışıg, ziya yetişdiremey bu cuvara dumanına. Her gapı açılış gapanışda, birez duman gaçıy dışarıya, birez de sôg hava giriy içeriye. İkisi de eyi.

'Hele birez pendir versene yav Hüsam!'

Bu berber İsmail. Harbî arahı içer. Varsa guzu beyni, üstüne leymun. Yôsa sade pendir. Herkes pendir siparişi vermez goltug meyhanasında. Bi çoğu, megdebe geden uşaglarının gullanılmış defder katlarına sarılı olarag evlerinden getirir pendiri. Meyhanaya bi de pendir parası vermemeg uçun. Bazıları da turşu, gavırma getirirler. Meyhanada gavırma yoglôndan dêl ha, Hüsamın gavırması birez bahalı gelir de ondan.

Şehrin her tarafında alatirig yog. Bunu da evel de sölemiş miydig ne ?!

Hökümet gonanın orda var, candarmanın orda var, Belediyede var, Suburcunda, Alaybeyinin bazı yerlerinde…Mesela tabahanada yog…Amma geleceg deyler…Gelse bile gaç gişi çegdirebilir para bulup da evine?!

Şehir glübünün cam bölmeli hususi odasında üç dörd masa birleşdirildi. Hususi, temiz, gar kimi beyaz örtüler serildi. Daveti Yunus Bey veriy. Erkanla, zevatla arası eyidir, hususiyetle de zenginlerle …Vali mavini, Candarma Gomutanı, Ziraat Bangası Müdürü, Nafia Müdürü filan… Yidirip içirmesini bilir Yunus Bey…. Eli cömerddir. Grantuvalet geyinir. İskarpinlerine badem yağı sürdürür gıcırdatır. Erkanla buluşaca zaman medeniyet yuları bilem dahar… Yahışdırır da Allah için. Aha geliy…Yanında Mal Müdürü, Candarma Gomutanı..

' Kimse geldi mi Rüşdü ?

•İlk sizlersêz…Buyurun…nerdeyse gelirler…'

Rüşdü nazikane yol gösteriy, evvela Candarma Gomutanı, resmî elbiseli, sôna Mal Müdürü, en sôna da Yunus Bey…Yol yordam biliy bu adam canım…

Masa donatılmış. Guş südü êsig. Onu da isdeseler Rüşdü guşu dutar, sağar ha…Beyle biline! Yunus Bey ağırdan süzüy masey! Rüşdüyle göz göze geliy. Tasvip edercesine bi nazar atfediy Rüşdü Usduya. Bi baş sallayışı. Eyi. Aha Vali mavini de da teşrif etti… Cibinin sesi duyulmadı… Ey gış gıyamet her yer gapalı…Aya kahışıldı, selamlaşıldı. Rüşdü Usda aleste. Yunus Bey bir gaş göz işaretiynen 'Arahılar gelsin!'buyurdu.