Arşiv kaynaklarına dayanarak araştırmalarda, 1536 (Hicri 943) yılında Antep’teki toplam nüfusun sadece %1,3’ünü oluşturan Ermeniler, 1575 (Hicri 982) yılında, toplam nüfusun %2,7’sini, 1892-1914 yılları arasında ise, %14’ünü oluşturmaktadır.

Ermeni yazarlardan Sarafyan’a göre, 1064-65 yılında Ani’den göç eden Ermenilerden bazıları ve Erzurum’dan küçük bir grup Antep’e yerleşti ve bu tarihten sonra zaman zaman buraya göçler devam etti. Hatta 1914 yılından hemen önce birçok Ermeni girişimci, Arapgir, Sason, Talas, Diyarbekir, Maraş, Kilis gibi şehirlerden ve İran’dan Antep’e göç ettiler ve kentin Ermeni nüfusunun seviyesini yükselttiler. Stanford Shaw’ın arşiv kaynaklarına dayanarak yaptığı araştırmada, 1914 yılında Antep’te 89.769 Müslüman, 14.466 Ermeni yaşamaktadır. Osmanlı dönemindeki Antep Şer’i Mahkeme kayıtlarına göre, Ermeniler dini vecibelerini gereği gibi yerine getirmişler, kiliselerine ait bağ, bahçe, tarla, manastır, ve diğer eşyalarını, ait olanların tasarrufunda bulundurabilmişler, vakıflar kurma yoluyla kendi soydaşlarına ait olan okullarındaki öğrencilerin ce diğer yardıma muhtaç olan soydaşlarının ihtiyaçlarını özgürce karşılamışlardır.

Peki o halde, Osmanlı Devletinde hiçbir sorun yaşamadan bu kadar geniş haklara sahip olan Ermenilere ne oldu da, 1882 yılından itibaren şiddet hareketlerine başladılar? Başlamakla da kalmadılar bu hareketlerini devam ettirdiler ve 1895 yılında özellikle Ermeni Hınçak komitesi üyelerinin girişimleri sonucu İstanbul, Divriği, Trabzon, Eğin, Develi, Akhisar, Erzincan, Gümüşhane, Bitlis, Bayburt, Urfa, Erzurum, Diyarbekir, Siverek, Malatya, Harput, Arapkir, Sivas, Merzifon, Maraş, Muş, Kayseri, Yozgat, Zeytun ve Antep’de katliamlara dönüştürdüler.

Ermenilere ne oldu da, 1895 yılının 9 Ekim’inde Antep’te isyan hareketi başlatarak 16 Kasım’ında katliam yaptılar? Kent işrafı, İstanbul Hükümetine gönderdiği telgrafta, Ermenilerin, evleri, çarşı ve pazarları yakıp yıktıklarını, evlerinin pencerelerinden silah kurşunları ve dinamitlerle ortalığı ateşe verdiklerini, çoluk-çocuk, kadın demeden masum insanları öldürdüklerini, tecavüzlerde bulunduklarını, yoldan geçen Müslüman ahali üzerine tutumlarla zenç ve kezzap fışkırttıklarını bildiriyor. Olay öylesine büyüktür ki, İngiltere’nin Halep konsolosu Barnham, durumu hükümetine bir raporla bildirmekten kendini alamaz. 28 Kasım 1895 tarihli rapora göre, “Antep’teki katliam, rapor edildiği gibi, ayın on altısında Cumartesi günü (16 Kasım 1895) gerçekleşti ve sabah saat 8’de başlayıp öğleden sonra saat 4’e kadar devam etti. SÜRECEK