Geçen hafta içinde bu yıl 32.si düzenlenen İstanbul TÜYAP'ta kitaplarımı imzaladı... Ark Yayınları'ndan çıkan Romanım Aşkın Eşiğinde Ölüme Uyanmak ve öykü Kitabı Yüreğim Toroslarda Kaldı ile okurlarımla buluştum. Bu benim ilk TÜYAP Fuarına katılışımdı. Açıkçası çok mutlu oldum. İnsanların kitap özelinde şehrin bir diğer tarafına ki İstanbul TÜYAP Beylikdüzü'nde ve neredeyse Tekirdağ'a yakın sadece bu sebeple gelmesi açıkçası beni umutlandırdı. Yoğun bir kalabalık vardı. İnsanların hınca hınç doldurduğu Fuar alanını büyük bir hayranlıkla izledim. Bu Gaziantep'imiz için şimdilik hayal... Adana'da düzenlenen ancak Gaziantep'te bir türlü düzenlenemeyen bu FUAR için hayıflandım. Kebap ve Lahmacun şehri olmaktan sıyrılarak, kitap eksininde Kültür şehri olamadığımız müddetçe bazı hayalleri gerçekleştirebilme şansımızın olmadığını düşündüm... Konusu Gaziantep'te geçen, Gaziantep'in tarihi ve turistik yerlerini tanıtan, Kır Kahvesi'nden-Tahmis Kahvesi'ne, Alleben'den- Aziz Bedros Kilisesi'ne, Çıksort'tan Karşıyaka'ya, Naib Hamamı'ndan- Kendirli Kilisesi'ne kadar uzanan ve daha birçok yeri ve Gaziantep'in özelliklerini anlattığım polisiye romanıma bazı kurum ve kuruluşlarca gereken değerin verilmemesi beni çok ama çok üzmüştür. Ben Gaziantep'li değilim ancak bir Gaziantep'liden daha fazla kendimce bu şehir için tanıtım yaptım, ancak kimsenin haberi yok... Açıkçası Büyükşehir Belediyesi'nin Kültür Bölümüne romanımdan gönderdim ve Gaziantep ekseninde neleri anlattığımı söyledim. Okuduklarını sanmıyorum... Bunu bir sitem olarak iletmem de bir sakınca da görmüyorum... İl dışından ilimize çağrılan insanları görüyorum, şaşırıyorum. Bazı konferanslara davet edilenleri, dinletileri çağrılanları, kitapları satın alınanalar görüyorum, hayıflanıyorum. Benim gibi Gaziantep'te yaşayan ve kimsenin haberi olmadığı onlarca kişinin olduğunu biliyorum. Ben de dahil bu kişilere neden ulaşılmayıp da dışarıdan gelenlere rağbet gösterildiğini de bilmiyorum. Kendi değerlerine sahip çıkmalı bu şehir ve bu şehrin belediyeleri, kurumları kuruluşları... Yoksa bumerang gibi dönüp dolaşıp kendilerini bulacaktır yapmadıkları. "Nasılsa bizdendir" mantığı hiçbir yerde doğru işlemez ve işlemeyecektir de. Bu şehir kendi öz evlatlarına bunları reva görmemelidir... Her hafta Bahar TV'de DÖNEMEÇ adlı program yapıyorum. Çarşamba günleri saat:20.00'da. Programıma konuk aldığım müzisyeninden yazarına aynı sitemlerini dile getiriyorlar. Onlar da aynı şikayeti dillendiriyorlar ve kendilerine sahip çıkılmadığını düşünüyorlar. Çok ama çok haklılar. Boy boy afişleri billboardlara asılan kişilerden bir eksiklikleri olmadıkları, hatta fazlalıkları olduğu kanaatindeyim. Popüler kültürün ön plana çıkarttığı kişileri cilalayıp daha fazla kültür erozyonuna sebep olmaya gerek var mı Allah aşkına... Hem kime ne faydası olacak... Evet, iki hafta üst üste İstanbul ve Ankara'da imza günündeydim. Gaziantep'te daha bunu gerçekleştirmedim. İlginç bir tenakuz. İnşallah birileri bu sitemleri duyar ve "Gel bakalım üstadım ne diyorsun?" diye merak eder... Hiç sanmıyorum ancak çağrımı yapmaya da devam edeceğim... Evet, ağzımızla kuş tutsak haber oluruz biliyorum ancak üzülüyorum. 8 kitabı çıkmış olan ben ve benim gibilere Gaziantep tarafından yeterli değerin verilmediğini düşünüyorum. Bu düşünce kolay kolay değişeceğe de benzemiyor. Adım başı kebap ve dürüm dükkanlarının olduğu bir şehre kitap dayatmasını belki de zulüm olarak görenler vardır bilmiyorum. Ancak okumaz yazmaz sayısının şehrin nüfusunun %40'ına tekabül ettiği, anasınıfına başlayan bir öğrencinin üniversiteden mezun olma oranının Türkiye ortalamasının yarsı olduğu, "kitap kaçıncı ihtiyaç maddesidir?" diye sorulduğunda 238. sırada çıktığı bir yerde çok ama çok daha fazla mesafe almaya ihtiyacımız var... Ne diyelim okumak özürlüğe atılan en güçlü adımsa TUTSAK kalmaya devam edelim o zaman... Yetkililere bir kez daha sesleniyorum, LÜTFEN Gaziantep'i Bir Kültür-Edebiyat ve Sanat şehri yapın... Sadece TURİZM'le gözleri doyurursunuz ancak yürekler hep ıssız ve sahipsiz kalmaya devam edecektir...