AKP iktidarı ülkemize ne kazandırdı, ne kaybettirdi? İktidarın ilk gününden beri bütün icraatlarına genel bir bakış sergileyelim.

2002 de iktidara gelir gelmez ülkeyi eyaletlere bölmek istediler. Bu isteğin temelinde başkanlık sistemi vardı. Bu arzuları hala devam etmekte. Bir yandan eyaletlerden söz ederken diğer yandan Osmanlı sistemini övmekteler. Yani Osmanlıda olduğu gibi her eyalet iç işlerinde serbest ama devlete her yıl belirli bir vergi ödeyecektir. Bunun yaşadığımız çağdaki adı özerklik.

Türkiye ekonomisi hiçbir zaman dikiş tutmadı. Sebebi hileli ihaleler, vurgunlar, soygunlar, yandaş kayırmalar, hortumlanan bankalar….

Turgut Özal ekonomiyi nasıl düzeltmişti? Yetmiş sente muhtaç kalan devlet 12 Eylül darbesiyle hazineyi doldurmuştu. Hani korku dağları bekletir derler ya. Öyle oldu. Herkes vergisini zamanında, tam ve hatta fazlasıyla ödedi. Vurgun, soygun, talan, hortum önlendi. Can çekişen hazine dolmaya başladı. Turgut Özal dolmuş olan hazinenin başına geçti. Var olanı dağıttı. Hazine yine tamtakır olunca da kendisini Cumbaba seçtirip paçayı kurtardı.

RTE iktidarı ne yaptı? Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devletin sahip olduğu bütün KİTleri yabancılara sattı. Yetmedi, köprüleri, limanları ve müşterisi olan her türlü devlet mülkiyetini satmaya başladı. Alınan paralarla da kömür, makarna vs. dağıttı. Böylece seçim kazandı. Ancak mirasyedilik satılacak miras tükenince son bulmakta.

Şu an devletin en önemli kuruluşları yabancılarda. Devlet Züğürt Ağa… Malvarlığı kalmadı.

Türkiyeden Türk adını silmeye yeminli gibi davrandı. Atatürk ve İnönüyü 'İki ayyaş olarak belirledi. Atatürkle yarışmaya başladı.

Dağa taşa yazılan 'Önce vatan, Ne mutlu Türküm diyene… ve benzeri yazılar silindi.

Okullardan öğrenci andı kaldırıldı. Çocukların Türküm doğruyum demesi bu iktidarın gücüne gidiyordu.

Ege Denizinde ve Irakın kuzeyindeki kırmızı çizgilerimizi sildi. Bu bölgelerde isteyen istediğini yapmakta özgür artık. Türkiye için hayati önemi olan konuların kıymeti harbiyesi kalmadı.

Bir ülkede yaşanan her olayın sorumlusu iktidardır. Bu sorumluluğu yüklenmek için iktidar olmuştur.

TSKnin balyoz, Ergenekon gibi davalarla itibarı sıfırlandı. Atatürkçü komutanların hepsine terörist damgası vuruldu. Kimisi hapse girdi. Kimisi emekliye ayrıldı. Kimisi de istifa etti. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten mahkûm oldu.

Terör örgütü PKK ile önce Osloda gizli olarak, sonra açıktan görüşmeler başlattı. Bu da yetmedi 'Açılım adı altında PKK ile yapılan bağlantıların yasal zemine oturtulması için bugünlerde Meclise kanun teklifi sunuldu. Oy çokluğu kendilerinde olduğundan bu kanun da çıkmış sayılır.

Teröristlerin parti kurmalarına ve mecliste grup kurmalarına izin veren yasal düzenlemeleri yaptı.

Teröristlerin milletvekili Diyarbakır meydanında konuşurken 'Gelecek yıl Abdullah Öcalan bu meydandan size hitap edecektir… diye müjde verdi. Bu müjde iktidarın yaptığı vaatlerin dışa yansımasıdır.

Barzaninin bağımsız Kürt devleti kurmasına en büyük katkıyı BOP Eşbaşkanı ve TC Başbakanı RTE yapmıştır.

Yine bu iktidar sözde Ermeni soykırımıyla ilgili ılımlı mesajlar vermekten çekinmemiştir.

Açılım adı altında Doğu ve Güneydoğu Anadoluda devlet pasifize edilmiş, bu iki bölgemiz eli keleşli teröristlere teslim edilmiştir.

Bu iktidar döneminde sıfır sorunla aldığımız bütün komşuların tamamında en ağır sorunları yaşamaktayız.

Son derece önemli bir konu daha var. Devletimiz tek kişinin istekleri ve direktifleri doğrultusunda yönetilmekte. Meclisin iki görevi var. El kaldırmak ve el indirmek. Yani ileri demokrasimiz(!) devleti de pasifize ederek tek kişiye teslim etmiştir.

Yazdıklarım ve yazmadıklarım doğrultusunda bakarsak bugün için Ortadoğu coğrafyasında bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Sınırlar da aynı görünmekte. Ancak kırmızı çizgilerin kaldırılmasıyla, Atatürk ve Türke husumetle, Irakın kuzeyinde devlet kurulması ve bu devletin İskenderun Körfezine kadar uzanma projeleriyle, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda devlet birimlerinin pasiflenmesiyle Türkiye coğrafya olarak küçülmüştür. Küçülmeye ve bölünmeye de devam edecektir.

Biz analar ağlamasın diye Çanakkalede savaşmasaydık, analar ağlamasın diye Kurtuluş Savaşını yapmasaydık tabi ki analar ağlamayacaktı. Ancak cihan devleti Türkiye Cumhuriyeti de var olmayacaktı.

Aslında analar ağlamasın sözü hikaye. Verilen diğer sözlere tutarlı bir kılıftan başka bir şey değil. Konu devletin bekası olunca, vatan tehlikeye girince analar ağlamalı…