Belirli bir görev süresinden sonra ben Günçalı'yı, Günçalı da beni tanımıştı. Bir gün ders sırasında bir kadın telaşla gelerek yalvarmaya başladı.

-Hocam çocuk ölüyor, Allah rızası için doktora yetiştirelim.

-Getirin buraya, deyince kadın koşarak gitti.

Vakit kaybetmemek için müdüre haber vermeden yakındaki evime gittim. Garaj olarak kullandığım ahırdan arabayı çıkardım. Bu arada hastayı alıp gelmişlerdi. Hasta çocukla iki kadın arka koltuğa bindiler ve hemen hareket ettim.

İlk durağımız Çamlıbel Sağlık Ocağı oldu. Doktor Mustafa bey beni tanıyordu. Hemen ilgilendi. Beş altı yaşlarındaki çocuğun durumu hiç iyi değildi. Acele olarak Tokat Devlet Hastanesine yetiştirmemi söyledi. Bu arada durumun çok kritik olduğunu da ekledi.

Tekrar arabaya bindik. Hızla Tokat'a doğru yollandık. Yolda hanımlara çocuğun neden hastalandığını sordum. Evin önünde oynarken bir şişe bulmuş. İçinde ne olduğunu bilmedikleri beyaz bir sıvı varmış. Çocuk kapağını açarak sıvıdan bir miktar içmiş. Sonra da ağzı köpürmeye başlamıştı.

Tokat Devlet Hastanesine yetiştiğimizde acile götürdük. Doktor muayene etti ve başını olumsuz şekilde sallayarak.

-Başınız sağolsun, dedi.

Çocuğu alarak tekrar beldeye döndük.

Okul müdürü dersi bırakıp gittiğim için beni şikayet etmişti. İlköğretim müdürlüğüne çağırdılar ve gittim. Orada konuyla ilgili soruları yanıtladım. Müdür ve soruşturmayı yürüten müfettiş;

-Bu tür acil durumlarda izin almana gerek yok. Hastaları götürebilirsin dedi.

Müdür insan değildi ama soruşturmayı yürütenler insandı.

Şikayet takipsizlik kararıyla sonuçlandı.

ÖZÜR: Yazarımız Mehmet Nacar’ın dünkü köşesinde teknik bir nedenden dolayı İsa Altun’un fotoğrafı yayınlanmıştır. Yazarımızdan ve okuyucularımızdan özür dileriz.