İnanın “yok artık” diyecek hale geldim.. Aslında biliyordum çok şeyleri.. Yazmıştım hatta bazılarını.. Nitekim Ali Yener de önceden söylemişti neler yaşadıklarını.. Ama cezaevine girmesi için yapılan ortak çalışmalar, organizasyonlar, en yakınında olup ta yüzüne gülüp arkadan film çevirenler, seni severim, hatta kardeşimsin, canım ciğerimsin diyenlerin kimlerle işbirliği yaptığını ve, ne gibi hilelere başvurduklarını anlattı sakin sakin.. Hele işyerlerine akbaba gibi üşüşenleri, temsil ettiği firmanın Gaziantep’deki bu akbabaların etkisiyle, araştırmadan incelemeden acele ederek kendisine büyük darbe indirdiğini, kardeşim diyenlerin kimlerle gizli ortak hareket ettiğini, komite toplantısı adı altında usulsüzlük yapılarak meclis başkanlığının düşürülme teşebbüsü, hatta komitedeki birisinin işyerini ucuza kapatmak için bu tezgahın içine girdiğini anlattı uzun uzun..En vahim olanlardan birisi olarak gördüğüm Kreşinin nasıl elinden alındığını ASP Bakanlığı Gaziantep sorumlusu bir bayanın, hakkı olmadan bu sorumsuzluk içinde neler yaptıklarını, Kreşin öğrenci ve öğretmenlerini darmadağın etmesine sebep olduğunu öğrendik Ali Yener’den.. Canım ciğerim diyenin, benim tabirimle 1.5 gazeteciyle olan işbirliğini, o canım ciğerimin hangi gazetecilerle, kendi özel grubuyla neler yaptıklarını, odanın parasının çeşitli kaynaklarca sorumsuzca savrulduğunu, hatta odanın yıllık bütçesine tek RET oyunu özellikle Meclis Başkanı kendisinin verdiğini, en önemlisi ve kamuoyunda büyük tartışmalara yol açan son Bank Asya meselesinde hepsini uyardığını, karşı çıktığını ve buna rağmen paranın bankaya yatırılmasını önleyemediğini dinledik şaşkınlıkla..BU İŞİN SONUNU BEKLEYİP GÖRMEK LAZIMBalıkesir’deki toplantımız öncesi fırsat bu fırsattır diyerek uğradığım Ayvalık Cunda’daki evinde kahvesini içtik, çayını yudumladık Ali Yener’in.. Cezaevine girişindeki görüntünün alınması ve servis yapılarak itibarsızlaştırma gayesi güdülen hesapların arkasını öğrendik heyecanlı şekilde.. Hele eşinin inanılmaz nefes kesen mücadelesini dinledim şaşkınlıkla.. Ve orada “Allah her iyi insana böyle bir eş nasip etsin” dedim imrenerek.. Daha çok şey dinledim Ali Yener’den.. Ama şu anda detaylarını yazamıyorum.. Çünkü bundan sonrası gelişmeler önemli.. Çok sakin bir şekilde Allah’a inandığını, canı yansa da Türk adaletine olan güveninin tam olduğunu, yasa dışı işler yapan her kim varsa, onların cezalandırılması için elinden geleni yaparak adalete yardımcı olacağını söyledi büyük bir kararlılıkla genç işadamı.. Bizde sınırı aşmayarak, Ayvalık’daki bu önemli ziyaretimizde konuşulanların sadece yarısı kadarını özetleyerek sizlere aktarmaya çalıştık..NOT: Bu görüşmeden edindiğim intiba Ali Yener’e kimler oyun oynadıysa, kimler Akbabalık yapıp işyerlerini ucuza kapatmak için oyun çevirmiş ise, hepsini zaman içerisinde tüm kamuoyu görüp öğrenecektir.. Çünkü Ali Yener’deki bu kararlılık çok dikkatimi çekti..GİTTİKÇE BATAĞA GÖMÜLÜYORUZGündem o kadar çabuk değişiyor ki, inanın başımız dönüyor… Şu bir gerçek, yıllardır ne yazdı isem, hepsinin de teker teker gerçek olmasına çok üzülüyorum.. Çünkü her endişemiz, her öngörümüz Gaziantep üzerinde olumsuzluk üzerine kuruluydu.. Bizim görevimiz belki kenti yönetenler ile birlikte hükümet tedbirler alır, Gaziantep’in bu durumlara düşmesinin önüne geçebilecek hamleler yapabilirdi..Maalesef olmadı.. Gittikçe de batağa gömülüyoruz.. Kabul etmeyecekler elbette kenti yönetenler.. Söz sahibi olanlar, vekiller ve yetkililer.. Ama geriye dönüp baktıklarında şimdi Gaziantep’in nerede olduğunu, nereden nereye getirildiğini artık bizim yazlarımızdan değil, ortaya çıkan tablodan rahatlıkla göreceklerdir.. Buna birde şehirde söz sahibi olanları da ekleyebiliriz.. Yani Odaları, dernekleri, STK’ları ve Beyaz Gazianteplileri..İLK KEZ HERKES YAŞADIGeçtiğimiz Cuma günü bu şehirde yaşanan korku, endişe, ulaşıma ve güvenliğe yönelik tedbirlerin önemli bölgeleri kapsaması, herkesin kafasına tak dedi aslında.. İlk kez pabucun pahalı olduğu hissedildi.. Gaziantep’in Ortadoğu kenti haline getirildiği görüldü.. Şimdiye kadar söylediklerimizin gerçeğe dönüşüyle karşı karşıya kalındı.. AVM’lere gidilemedi, Cami çevresinden bile geçilemedi. Bazı işmerkezlerinde, yollarda alınan tedbirleri bizzat yaşadılar..Tabii buna karşılık kent ekonomisine indirilen darbenin büyüklüğü.. Otellerin, restorantların bomboş kalması, alış veriş merkezlerinin boşaltılması, çevresinden geçişlerine bile izin verilmemesi.. Bu tablo bile, Gaziantep için o kadar olumsuzluk göstergesi ki, bunu içerden de dışardan da rahatlıkla görebiliyorsunuz.. Kentte işyeri sahipleri perişan olurken, dışarda ise Gaziantep’e gelmeye korkanlar yüzünden alışveriş ve ekonomiye indirilen darbe bir yana, Gaziantep’in artık Halep şehri haline getirilmeye çalışıldığı iddiaları hepimizin kanını donduruyor adeta..ONKOLOJİDE HASTALAR KADERİNE TERKEDİLDİYine hatırlatayım, daha önce yazdıklarımı.. Bu şehiri yönetenler ve atanmışlar yarınlarda başka yerlere gideceklerdir.. İyi bir eser bırakmışlarsa, kent adına önemli hizmetlerde bulunmuşlarsa isimlerini saygı ile yadedeceğiz.. Tıpkı bazılarını ettiğimiz gibi.. Ama işin gerçeği biz bu şehirde kalacağız.. Bu şehirde doğduk bu şehrin mezarlığında gömüleceğiz.. Çocuklarımız bu şehirde yaşamını sürdürecek.. Ama ne yazık ki onlara eski Gaziantep’i bırakma konusunda endişemiz var.. Çünkü en başta Kent kültürü kayboldu, insanı ilişkiler güvensizliğe götürüldü.Sevgi ve saygı, yerini sevgisizlik ve saygısızlığa bıraktı.. Bizden değilse, bizim gibi düşünmüyorsa düşmanımızdır anlayışı hakim olmaya başladı.. Fikirlerine, düşüncelerine katılmayanların ölümüne bile sevinecek anlayış beyinlere işlendi. İslamiyette, Müslümanlıktaki insan sevgisi, yardım anlayışı yok edildi. Hemde karşımızda biz Müslümanız diyen bazıları tarafından.. Din adamlarının asıl görevlerini yapma yerine siyasetin bir parçası haline getirilmeye çalışılması, eğitimcilerin tamamen politize edilmeye başlanması, FETÖ operasyonu altında ülkesini seven öğretmenlerin de haksızlığa uğratılması resmen vicdanları yaralıyor.. Hele akademisyenler, sağlık çalışanları.. Hele hele Onkoloji hastanesinde FETÖ –PYD denilerek öğretim üyelerinin açığa alınması ve en vahimi şu anda tek bir Onkologun olmayışı, Psikiyatr bırakılmayışı, hastaların kendi haline terkedilmesinin izahını yapamıyoruz gerçekten..HERKES SORUMLULUK ALMALIŞu bir gerçek sevgili okurlarımız.. Gaziantep için iyi şeyler yazmak istiyorum ama olumsuzlukların artık günlük hayatımızı etkilemeye başlamasını görmezlikten gelemem ve misyonum gereği sorunları daha ön plana almak durumundayım.. Yine tekrar ediyorum, bu şehir bizim, bu şehri sadece çıkarları için kullanmak isteyenler ile, kenti karıştırıp, bir Ortadoğu kasabası haline getirmek isteyenlere fırsat vermeyelim.. Çıkalım konuşalım, yazalım, uyaralım, yasal çerçeve içinde sessiz kalmayalım.. Özellikle STK’lara büyük görev düşüyor burada.. Basına da elbette sorumluluklar düşüyor ama onlardan bazıları için Gaziantep’in iyi olmasının önemi yok, çıkar ve menfaat uğruna bu mesleğin de içine ettiler maalesef.. Ve en acısı da, bu yöndeki desteği yukarıda ifade ettiğimiz profillerden görüyorlar..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR