1) ALGI: ÇOK ULUSLU TÜRKİYE, KUŞATILAN GAZİANTEP

2) HEDEF:SOL KAMUFLAJLI IRKÇI FAŞİZME AİT ATRAKSİYONLAR

3) GÜÇ:PKKNIN ŞEFKATLİ KOLLARINDA BARZANİ BESLEMESİ ETKİ AJANLIĞI

Türkiyede PKK tezlerine yaklaşarak demokratikleşileceğine, diğer taraftan PKK tezlerine teslim olarak barışa kapı aralanacağına inananlar var.

Bu durum tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır.

Barış denildiğinde illaki bu kavramın karşıtına bakmak ve onu tarihsel ve toplumsal dinamikleriyle birlikte sorgulama gereği hasıl olacaktır.

Zira, barış isteniyorsa bunun karşıtı olan savaş var demektir.

Savaş ise, iki hasım blok arasındaki güç ve denge çatışmasıdır.

Ancak tarih boyunca hakim gücün yani Türklerin hiç bir tali toplulukla ırki anlamında bir çatışması olmamış ve Türkler diğerlerinin karşıtı olarak tanımlamamıştır.

Buna mukabil BOPun yükseleceği maddi zemin emperyalist bir planın parçası olan PKKnın taşeronluğunda ve ulus devletin temel dinamikleriyle savaş halindedir.

Bu manada PKK, Kürt orijinli ancak, Amerikan üniformalı emperyalist bir çullanma siyasetinin ürünü olarak Türk devletinin ve Türklerin karşısına dikilmiştir.

PKK, sınıfsal ve sol değerler anlamında hiç bir kaygı taşımayan, varlığını salt ırkıyet temelinde güçlendirmeyi amaçlayan faşist bir yapılanma olarak ortaya çıkmıştır.

Bu durum Türklerin kendi mili coğrafyasında planlı ve sinsi bir etnik temizliğe uğramasına kadar ulaşmıştır.

Cana ve mala kast, yaşadıkları ikamet adreslerini terke zorlama, milli değerlere saldırı, nüfus dengesiyle oynama ve ekonomik kıskaç diğer ara başlıklardır.

Çatı yapılanması olarak PKK ve legaldeki türevleri eylem ve söylem birliği içinde aynı hedeflere kilitlenmiştir.

BDP, DBP, DTK yapılanması girilemeyen diğer bölgelere sol kamuflajla ve barış yutturmacasıyla girme çabasındadır.

Dağlardan şehirlere inen, üniversiteleri kuşatan, yurtsever Türk öğrencilerin eğitim haklarına kasteden, kitlesel faşist saldırıları yol ve yöntem olarak benimseyen bu yapı TBMMde kıravatlı Apolar vasıtasıyla da, legalize olmuş PKKnın parlamentodaki uzantısı olarak sahnelerdedir.

Gaziantep özelinde de mevcut durum Türkiye genelinden bağımsız değil.

Saçları biryantinli işadamı kılıklı kara para aklayacılarından Barzani uzantası siyasi tiplere kadar hemen her kesime ait rolünü oynayan etki ajanları devrededir.

'Benim Türk parlamentosunda 75 milletvekilim var' diyen Barzaniye geçmişte ne TBMMden ne de herhangi bir milletvekilinden karşı cevap gelmemişti.

Günümüzün modası HDP vasıtasıyla süreci koklamak ve PKKyı aklamak.

Kuzey Irak menşeili dolar transferleriyle Gaziantepi kuşatan, paranın hakimiyetine siyasal hakimiyete tahvil edenler, güce tapınanlar ve güçten güç devşirmek isteyenler tarafından cilalanmak bugünün vazgeçilmez yöntemi.

Uzun zamandan beri siyasetten ve toplumdan uzak durmayı yeğleyenler, ani bir refleksle bir yerlerden düğmelerine basılmışcasına sürece bodoslama dalmışlardır.

Kılıf aynı kılıf, tezgah aynı tezgah.

Demokrasiye ve barışa katkı sağlamak.

Sanki demokrasiye ve barışa PKK-HDP bloğunun legal ve illegal zemininden başka katkı sağlayacak yer kalmamış gibi.

Ancak Türkiye Kadir İnanır gibi, Hülya Koçyiğit ve Orhan Gencebay gibi, hayal kırıklığına daha önce yaşadığı acı tecrübeler gibi Gaziantepteki bu fosilleşmiş siyasal figürlerin tercihini de bu zamana kadar nasıl aldatıldığı noktasında sineye çekerek yutkunacaktır.

Zira, bu tarz kara kalem karikatürize tipler 20 yaşındaki gençleri hayattan kopartan ve o tetiğe basan çakal sürülerinin kanlı elleriyle buluşmuşlardır.

Irkçı faşizme ve emperyalizme teslimiyet barışa ve toplumsal uzlaşmaya değil, savaşa, kargaşaya ve kaosa davettir.

Tarih sürekli akar.

Zaman geçer aktörler değişir.

Oysaki zihniyet tekerrürde ısrarcıdır.

Ali Kemallerin, Damat Feritlerin soyu da devam eder.

Seyit Rızaların, Şeyh Saitlerin ve elbette Mustafa Kemallerin soyu da…

Görünüş o ki, Türkiye yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya kaldıran kolaycı ve popülist anlayışla, Ertuğrul Kürkçü tipi ajan-sol zihniyetle uzunca bir müddet daha cebelleşecek gibi…