Akıl ile zekanın farkını en basite indirgeyerek anlatmaya kalkarsak, akıllı insan plan program yapar. Mesela satrançta mükemmel denecek bir başarı gösterebilir. Zeki insan ise plan yapmaz, istesede yapamaz.! Akıllı dediğimiz insan, yaptığı hatayı başkasınn üzerine atma yeteneğine sahiptir , karakterine yada vicdanına göre yapar yapmaz ona kalmış birşeydir. Zeki insan ise akıllı insanın yaptığı bu yolların tamamını bildiği halde yapmaz hatta yapmaya yeltenmez bile.. Göğsünü gere-gere "Hata yaptım" der, demeden önce de olabilecek her şartı zorlayıp düzeltmeye çalışmıştır zaten.. Akıllı insan aklına fazlaca güvendiğinden başkalarının salak olduğunu düşünebilir, zeki insan asla ve asla kendini ne akıllı ne de zeki olarak görmez. Zeki insana göre üç aşağı beş yukarı herkes aynıdır. Hatta kendini matah birşey de sanmaz..

Sözüm ona, akıl; bir anlamda kötü niyete yönlendirebilir insanı lakin zeka asla! O nedenle değil midir çok zeki insanlar yaşadıkları dönem içinde neredeyse "eblek" muamelesi görmüşlerdir; oysa akıllı insanlar şartları hep kendi lehlerine döndürmeyi bilmişlerdir. Pragmatizm (faydacılık) de böylelikle doğmuştur, muhtemelen...

"Akil" anlamına gelince; vallaha bu güne kadar ben bunu "akıllı" adamlar anlamında anlamadıydım! Yaşamın ayırdına varmış, iyi ve kötü günü de yaşamış, efendime söyleyeyim, kendine ait bir yaşam felsefesi edinmiş; aşk karşısında eğilebildiği kadar eğilmiş de haksızlıklar karşısında dim-dik durabilmiş adamlar olarak anlamadıydım ne yalan. Hatta nedir bu "akil adam"ların anlamı diye sormadığım kimse kalmadı diyebilirim..

Özü ve sözü kendine münhasır olup da aynı zamanda duygu ve düşünce olarak milyonlarca insanın ağzı, dili olmuş kişiler olarak bilmiştim...Meğerse benim "Akil" adamlar "Akıllı adamlar" anlamına geliyormuş! İnsanlara samimi gelmeyen bir barış ortamı havası var; akıllı adamlar satranç masasında bir piyonları öne sürüyorlar, bir filleri... Kaleler de sürülmeye başlıyor ki; eyvah! Altı-üstü bir oyun olsa, mesela kolasına, dondurmasına falan, sorun yok da; insanın kendini piyon gibi hissetme duygusu yok mu! İşi o bozuyor, en başta!

"Akil" adam yerine "Akıllı adam" arandığına göre; aranılan adamların, fikir üretmesi, empati yapması falan değil de belli bir fikri halka yayıp, halktan destek alması değil midir aslolan!

Artık bu noktada kafam karıştı; piyon biz vatandaşlar mıyız, yoksa "Akil Adamlar" mı piyon olan? Anlamadım gitti bir türlü ki kafamın karışmasına da sebep olan şeydir bu durum..

Fil kim? Kale? Ya şah?

Amanın; Cumhuriyet değil miydik biz?

DİKKAT..!!! Atı alan Üsküdar'ı geçti-geçiyor!...Benden söylemesi..