Akıllı cihazlar gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Evlerdeki internete bağlı akıllı cihazlarının sayısı son birkaç yılda belirgin bir şekilde arttı ve hane başına yaklaşık 11 cihaza ulaştı. Peki, bu cihazlar tahmin ettiğiniz kadar akıllı mı yoksa özel hayatınızı ve mahremiyetinizi tehlikeye mi atıyorlar?

Güvenlik yazılımları şirketi Bitdefender Antivirüs’ün gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, hane başına düşen akıllı cihazların sayısı ABD’de ve Almanya'da 11, Fransa'da 10 ve İngiltere'de ise 9'u buldu. Evlerdeki akıllı cihazların çoğalmasıyla birlikte, temel güvenlik önlemlerinden yoksun olan IoT cihazların kullanıcı gizliliğini ve verilerini koruyamaması güvenlik araştırmacılarının endişelerini artırıyor. ABD’deki akıllı cihaz kullanıcılarının %58’i kimliklerinin çalınabileceğinden endişe ederken, %56’sı ise bu hassas bilgilerin elde edilebilmesinin oldukça kolay olduğunu düşünüyor. Cihazlarına virüslerin bulaşabileceğini belirten kullanıcıların oranı ise %55. Araştırmaya göre, her 10 akıllı cihaz kullanıcısının 7'sinde internete bağlı en az bir kamera var.

İnternete Bağlı Cihazlarla Aynı Ağı Paylaşan Kameralar Tüm Ev Ağını Riske Atabilir

İnternete bağlı güvenlik kameraları saldırganlar tarafından savunmasız ve uzaktan kontrol edilebilir olarak görülüyor. Genellikle ev içerisindeki internete bağlı diğer cihazlarla aynı ağı paylaşan kameralar saldırganlar tarafından bu cihazlara erişmek için bir geçit olarak kullanılabiliyor ve tüm ev ağını riske atabiliyor. Ancak, kullanıcılar üzerinde casusluk yapmak için kullanılabilecek bir kameraya sahip olan cihazlar sadece bunlar değil. Akıllı telefonlar, dizüstü bilgisayarlar ve tabletler en çok kullanılanlar arasında yer alıyor. Buna karşılık akıllı cihazların 10 kullanıcısından yalnızca 3'ü birileri tarafından cihazlarının kamerasına erişilebileceğinden ve kendileri fark etmeden görüntü kaydedilebileceğinden endişe duyuyor.