Biz sizi çok sevmiştik, gittiğinizde üzülmüştük, takımı iyi duruma getiren hocayı gönderdikleri için yönetime çok kızmıştık..
Yeniden geldiniz, sevindik, takımı toparlar iyi duruma getirir diye umutlandık, biraz da bu umutlarımızı yeşerttiniz, iyi işler yaptınız, ama son üç karşılaşmada bizi şaşırtmaya başladınız; ne yanlışlar yapıldı, irdeleyelim;
Önce Ankaragücü karşılaşmasına bakalım, Alanya karşılaşması sonrası takım ve siz kendinize çok güvendiniz, ayaklarınız yerden kesildi, hem siz hem de oyuncular havaya girdiniz, Ankaragücü hocası Emre Belözoğlu sizi kendi tarzınızla oynayarak yendi, attıkları gol biraz şans yardımıyla oldu ama, bizim takım sabaha kadar oynasa Ankara takımına gol atacak gibi oynamıyordu, Ankara takımı da dirençli savunma yapıyordu. Ankara karşısında yaptığınız ilk yanlış oyuncu seçimlerindeydi; şimdiye kadar hiç verim alamadığınız Max Gradel ve Maxim’i oynatmakla hem takıma hem de kendinize zarar veriyorsunuz. Siz bu takımı bıraktığınız dönemde DİCKO adında bir oyuncumuz vardı, gol üretemezdi ama rakip savunmayı dağıtma için çok iyiydi, şimdi elimizde RİASCOS var, bu oyuncuyu da ileride rakip savunmayı dağıtmak ve yıpratmak için kullanabilirdiniz, bunu yapmadınız, Riascos’u oyuna geç aldınız. Ankaragücü karşısına en azından Max Gradel yerine Riascos’la başlasaydınız oyun bizim için daha iyi olabilirdi, öyle ki Alanya karşısında hiç yoktan gol yapan Riascos ilk onbirde başlamayı hak etmişti. Riascos’la oyuna başlama durumunda rakip savunma onunla oyalanırken Dragus’a daha boş alanlar kalabilirdi, hatta Dragus’u Riascos’un arkasında gizleyerek daha çok pozisyon bulma fırsatı oluşturulabilirdiniz. Diğer verimsiz oynayan oyuncumuz Maxim’in yerine de Mirza Cihan’ı kullanabilirdiniz, ama Mirza’nın kulağı iyice çekilerek oynatılmalı, kulağı da ileride top bekleyerek oynadığı için, zaten top getiren oyuncular yetersiz kalıyor, ileride top beklemek neyin nesi oluyor, koşacaksın, hem savunma hem hücum oynayacaksın diye Mirza Cihan uyarılmalı. Ankara takımında bize gol atan oyuncu yeni oynatılan genç bir oyuncuydu (Alper Uludağ), Emre Belözoğlu gibi biz de Mirza Cihan’dan çok koşmasını, savunmaya gelmesini, top çalmasını, top sürmesini, gol atmasını bekliyerek ve bu konularda uyararak Ankara takımındaki Alper Uludağ gibi değerlendirilebiliriz.
İkinci yenildiğimiz karşılaşma Kasımpaşa karşılaşmasıydı, bu karşılaşmada da yine etkisiz Max Gradel’le oyuna başlamanız yanlıştı, yerine savunmaya yardım etmesi özellikle belirtilerek Oğulcan’la başlanılabilirdi, sonradan yerine Markoviç alınabilirdi. Diğer yanlışınız da her zamanki gibi Maxim’di, Maxim’i kazanmaya çalışıyorsunuz ama, formsuz oyuncuya böyle fazla süre vererek asıl oynatmanız gereken ama oynatılmayan oyuncuları küstürüyorsunuz. Önceki yıllarda takımı çalıştırırken oyuncuları birbiriyle yarıştırırcasına değişikli oynatır ve iyi verim alırdınız, örneğin Muhammed Demir ve Kenan Özer ikilisinde yaptığınız gibi. Kasımpaşa karşısında ilk yarı takım çok kötüydü, oyuna iyi odaklanmadıkları daha karşılaşmanın başında gol yenmesinden belliydi, ayrıca rakip bizden daha güçlüydü ve oyuncuları da yetenekliydi. Rakip önceden izlenerek oyuncular karşılaşma öncesinde uyarılmalıydı, güçlü rakibe karşı oyunun başlamasıyla sıkı savunma yapılmalıydı, rakibin baskısı kırıldıktan sonra karşı ataklarla ileri gidilmeliydi. Oysa takım daha karşılaşmanın başında geride büyük boşluk vererek rakibe gol fırsatı verilmişti, karşılaşmanın başlarında takım kapanmalıydı, rakibi tartmalıydı. Bunları yaptıracak olan, oyunculara bunu belirtecek olan da sizsiniz sayın Sumudica. İkinci yarıya başlarken risk alarak savunmadan oyuncu eksilterek orta ve ileriye oyuncu almanız doğruydu, etkisini de gördük, oyuncularımız fırsatları kaçırmasalar beraberliği yakalayabilirdik, yaptığınız bu değişik düzenle Erdal Güneş hoca da takımı oynatırdı ama, iyi sonuçlar alamamıştı, bu düzenle Maxim’i forvet arkasına alarak fırsatçılık yapmasını sağlamaya çalışıyorsunuz, Maxim bu isteği bir pozisyonda gerçekleştirdi, ancak Maxim’de eski direnç ve süreklilik kalmamış ne yazık ki. Bu nedenle Maxim’i de değişikli oynatmalısınız; Maxim’i Markoviç’le değişik oynatabilirsiniz, Markoviç karşılaşma süresince oynatıldığında verim alınamıyor, ama Maxim’le değişimli oynatılırsa her iki oyuncudan da verim alabiliriz kanısındayım.
Gelelim Trabzon karşılaşmasına; öncelikle rakibin bir önceki karşılaşmada nasıl yenildiği iyice incelenmeli, eksik yönleri belirlenmeliydi. Trabzon ekibi bizden çok iyi durumda değildi, saldıracakları belliydi, iyice kapanacaktık, açık vermeyecektik, fırsat bulunca da kontra atakla gol aramalıydık. Trabzon karşısında takımı Kasımpaşa’ya karşı ikinci yarıda oynattığınız düzende, yani savunmadan bir oyuncu eksilterek oynattınız, hemen karşılaşmanın başlarında da yanlışınızın bedelini gol yiyerek ödemeye başladık. Şimdiye kadar yerleştirmeye çalıştığınız üçlü savunmadan neden vazgeçtiniz? Maxim’i orta alanda forvet arkasında gizlemek için mi yaptınız bunu? Karşılaşma sonrası Furkan’ın olmadığını, oynatacak yerli oyuncu olmadığını söylüyordunuz, oynatacak yerli oyuncu fazlasıyla var elinizde; yine üçlü savunma yapardınız, savunmada yerli konumunda Arda oynardı, sağ tarafta Ömürcan oynardı, hem de aslanlar gibi oynardı, orta sağ tarafta da Mustafa oynardı, yerli kotayı böylece doldurmuş olurdunuz. Savunmada iki stoperle oynama durumunda da rakip bastırdığı için zaten savunma oynama durumunda kaldığımızdan Arda ön libero olarak da oynayabilirdi, veya Arda’yı oynatmak istemiyorsanız, sağ tarafta Ömürcan, orta sağ tarafta Oğulcan, orta sol tarafta da Mustafa ya da Mirza oynatılır ve yerli kotası doldurulurdu. Bu durumda takımı kalede Nita, savunmada sağdan sola Ömürcan, Arda,N’Koulou, Papy, Morais , orta alanda sağdan sola Mustafa, Jevtovic, Maxim, ileride de Dragus ve Rıascos olacak biçimde düzebilirdiniz. Aslında saldıran rakibe karşı orta alanda Maxim’in yerine Bikel veya Stankovski de oynatılabilir iki ön libero oynatılır, ileride oynatılan Dragus veya Rıascos’da birisi de orta sağ veya sol tarafa çekilebilirdi ve çok da iyi olurdu. Yukarıda belirttiğim düzenlerde çeşitleme birçok biçimde yapılabilir, ama bazı oyuncuları kayırma ve yer açma yoluna gidilirse eliniz tıkanır. Hiç oynatmadığınız halde Stankovski’yi neden kesiyorsunuz, oynatmıyorsunuz? Jevtoviç’le aynı dili konuşan bu oyuncuyu kullanarak orta alanda çift ön libero olarak oynatabilirsiniz. Daha önce Furkan’ı da oynatmazdınız, sonra oyuncu eksiği nedeniyle oynatmak zorunda kaldınız, şimdi Furkan’ın yokluğunun arkasına sığınıyorsunuz.
Oyunculardan Nita ve Dragus’u getirdiğinizi belirtiyorsunuz, diğer oyuncuları öteliyorsunuz, takımı kendinizin kurmadığını söylüyorsunuz, başarısızlığı buna ve yerli oyuncu eksikliğine bağlamaya çalışıyorsunuz, böyle söylemler size yakışmıyor sayın Sumudica, biz on iki kişiyle takımı götüren rahmetli Sakıp hocanın dönemlerini gördük, hatta son olarak Kayseri takımında kadroyu kendi kurmayan Recep hocanın başarısını hep beraber izliyoruz, siz de kendiniz kurmasanız bile bu kadroyla başarmanın yoluna bakmalısınız.
Diğer bir yanlışınız denemeden bazı oyuncuları yok sayıyorsunuz, Stankovski’yi yukarıda belirttim, elimizde Velmir Velıu diye genç bir oyuncumuz vardı, istemediniz gönderdiniz, yerine yaşı ilerlemiş Max Gradel’i oynatmaya çalışıyorsunuz, verim alamıyorsunuz, alacağınızı da sanmıyorum. Bütün oyuncularınızı sevmenizi ve değerlendirmenizi öneririm, hiç birini ötelemeden, siz daha önce bu oyuncularla başardınız, yine bu oyuncularla başaracaksınız.
Sayın Sumudıca bu uyarlarımızı lütfen önemseyiniz, başaracağınıza inanıyoruz.
Ayrıca belirtmek istediğim diğer bir konu, bizim takımda sol taraf için oyuncu seçeneğimiz yok, Angelo Sagal ve İbrahim Pehlivan takımda tutulmalıydı, son Trabzon karşılaşmasında Morais’in yetersiz kaldığını izledik, ama yerine alacak oyuncumuzun olmamasına herkes üzülmüştür, devre arasında yönetimin yapacağı ilk iş hem sol beke bir tane hem orta sol tarafa iki tane oyuncu almak olmalı, ama takıma katkı sağlayacak oyuncu olmalı, yedekte bekleyecek oyuncu olmamalı.