Haziran seçimleri yaklaştıkça, siyasi partilerde yavaş yavaş kımıldanmalar olduğu gözleniyor. Kime güleceği belli olmayan iktidar güzeli kollarını açmış gelecek damadı bekliyor sanki...
Ortadoğu'nun cayır cayır yandığı bir sırada Türkiye'de tek bir hareketlilik var o da genel seçimler.
Ortadoğu dedim de aklıma geldi.
Libya,1970'li yıllarda tıpkı Almanya gibi Türkiye'den işçi talep etmişti. Çeşitli branşlarda kalifiye ve düz işçi talebinde bulunan Almanya ve Libya o zamanlar gidilmek istenen yerler arasında ilk sırayı alıyordu. Dini inanış aynıcılığı sebebiyle Libya'yı Almanya'ya tercih eden Türkler, Müslüm Lider Kaddafi'nin yönetimindeki Libya'yı tercih ediyor orası olmazsa Almanya'ya gidiyordu.
Paradan çok müslüman inanışların yaşandığı yerleri tercih eden Türkler'in tek kaygısı vardı. Gittikleri yerde uyum sorunu yaşamak ve bilhassa domuz eti yemek istemiyorlardı. Bu yüzden Libya'yı, tercih sıralamasında öncelikli ülkeler arasında kabul ediliyordu.
Lafı uzatmayalım.
Libya'ya intikal eden ilk Türk işçi kafilesinde bir arkadaşım vardı. Güle-oynaya gurbete gönderdiğimiz arkadaşım bir süre sonra izinli geldiğinde çok enteresan şeyler anlatmıştı.
Libya'ya indiğimizde nasıl karşılanacağımızı merak ediyor, bizim gibi müslüman bir ülke olan Libya halkı ile aramızda bir çok konuda benzerliklerimiz olacağını umuyorduk. Ama öyle olmadığını Libya'ya iner inmez anladık.
Zamanla tanışıp arkadaş olduğumuz bir Libyalıdan öğrendim.
Kaddafi biz gelmeden önce radyodan anons yaptırarak Osmanlı'nın çocukları ülkemize geliyor. Dikkatli olun ve hiç birisiyle yakınlaşmayın. Hiç bir Libyalının Türklerden zarar görmesini istemiyorum. Hem canınıza, hem malınıza sahip olun... uyarısında bulunmuş! Bu yüzden daha ilk akşamdan caddeler boşalıyor, bizim bulunduğumuz yerlere bir tek Libyalı dahi gelmiyordu.

O KAFA AYNI KAFA...

Yıllar önce Osmanlı düşmanı olarak zihinlere kazınan Kaddafi'nin bu tutumu, oğlu Seyfülislam'a da sirayet etmiş!
Yıllardır babasının zulmü altında inim inim inleyen Libya halkını unutup, ülkede yaşananları dış mihrakların tezgahı olarak niteleyerek baba Kaddafi'ye destek çıkan oğul, daha ipe-sapa gelmez bir iddia ortaya atıyor :
Libya'yı Türklere ve İtalyanlara bırakmayacağız...
Niye? Kendilerinden toprak isteyen mi var ki?
Libya, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle ünlü petrol üreten bir ülke. O kadar ki, dünya petrol ihtiyacının neredeyse yüzde 3'ünü karşılıyor.
Dolar milyarderi yakınlarıyla koskoca bir ülkeyi sömürerek semiren Kaddafi ve dostlarının sonu ülke halkının iki dudağı arasında. Mısır Lideri Hüsnü Mübarek de aynı akibeti yaşadığını gören Kaddafi ve evladının vatandaşlarına şirin gözükme çabasından ibaret olan böylesi suçlamaların yararı olacağını sanmıyorum!
Ortadoğu'da yaşanacak değişime işaret eden emperyal devletlerin yıllar önce hazırladığı projeyi hayata geçireceklerini bildikleri halde tedbir almak yerine elinin tersiyle iten diğer Arap ülkeleri arasında yer alan Libya'da halk ayaklanması giderek ağırlaşıyor. Başkent Trablus ve ülkenin ikinci büyük kenti Bingazi'de her yerde dumanlar yükseldiğini duyuyoruz. Libya savaş uçaklarının işgalcilerin üzerine ateş açtığı ve 200'ün üzerinde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu insanın hayatını kaybettiğinden bahsediliyor...

NEREDEN NEREYE...

Libya'da yaşananları bir tarafa bırakıp ülkemizde yaşanacak Haziran seçimleri heyecanından bahsedelim.
Mahalli basının önemsediği dönemler seçim dönemleridir.
Yerelde ve genelde yaşanan basının sorunları ancak seçim zamanlarında hatırlanır ve vatandaşa verilen sözler gibi basına da çeşitli sözler verilir... Bizler ise, bize verilen sözlerden çok Gaziantep için verilen sözlere kilitleniriz.
Doğrusu da bu değil midir?
Gaziantep olmazsa bizim esamemiz mi okunur...
Bu sebepledir ki, partilerini bir yana koyar, milletvekilliği aday adaylığına soyunanlara basın için değil, Gaziantep için ne yapmayı düşündüğünü sorarız...
Son olarak Gazetemizi ziyaret eden Ak Parti Milletvekili aday adayı Süleyman Mutlucan ile görüştük. İşadamı ciddiyetine politikacı etiketi yapıştırmak isteyen Süleyman Mutlucan, bir ideal adamı olduğunu söyledi.
Masaysa, masamız paraysa paramız var Allah'a şükür. Benim malda mülkte gözüm yok. Tek amacım var o da Gaziantep halkına hizmettir. Hayatım boyunca yapmak istediğim şeyleri yaptım ve başarılı oldum. Milletvekili seçilirsem, Gaziantep'in bugünü için değil, geleceği için çaba sarfedeceğim. Projelerim ve bunu hayata geçirecek ekibim hazır. Ne zaman görev verilirse halkımın emrindeyim... diyen Süleyman Mutlucan, ilk etapta bizden geçer not aldı. Bundan sonrasına partisi ve seçmeni karar vermeli diye düşünüyorum...