Dün ve bugün...Ne idiler, ne oldular.. Nasıl ortadan kayboldular, nasıl fırıldak gibi döndüler.. Yani bizi kandırıyorlar kandırmasına da, Allahı kandırmaktan bile korkmuyorlar, çekinmiyorlar.. Bu köşeyi 7 Mart 2011 tarihinde yazmışım. Arşivi gezerken gözüme çarptı.. Başlığı;“ADAYLAR PARTİ TEŞKİLATINDAN ÖNCE CEMAATE NİYE GİDİYOR ?”idi.Tekrar okuyunca o günleri ve şimdiki yaşananları gözümün önüne getirdim bir bir.. Sonra geçtiğimiz hafta özellikle Cahit Nakıboğlu ile oğlu Taner Nakıboğlu’nun duruşmasında yaşananları hatırladım.. Ve o tarihte bu yazımı okumamış olanlara, okuyup unutanlara, ve şimdiki durumları da katarak ibret-i alem için tekrar okunmasında yarar gördüm..NEREDEN NEREYEBu yazıyı yaklaşık 6.5 yıl önce kaleme aldığımda epeyi tepki almıştım. Ama gerçekti.. Hemde sapına kadar gerçek.. Şimdi hatırlatıyorum, yine tepki alacağım. Çünkü bahse konu profillerin şimdiki pozisyonlarını göz önüne serdiğim için sevmeyecekler bu hatırlatmamı.. Tarihe geçen Umre gezilerine katılımın perde arkası özellikle. Biliyorsunuz şimdilerde mahkemede bu geziye katılanlar, organize edenler ve katkıda bulunanlar sorgulanıyor. O günleri yine gözümün önüne getirdiğimde, Umre’ye gitmek için sıraya giren siyasetçi, bürokrat, iş ve sanayi dünyasındakileri görüyorum.. Gitmeyenin esamesinin okunmadığı bu şehirde, gidenlerin sayısı ile bazı kişilerin Hac farizası dahil el kesesinden kaç kez gittiklerinin sayıları bile unutulmuştur.. Ve şimdi bakıyorum da, bir zamanlar görüşmek için kapılarında beklenilen, aracı kullanılan isimler, şimdi ne hallerde. Uzatmıyorum.. Sadece bu bölümü okuyun ibreti alem için diyorum.. Sonra ne diyorsanız deyin sevgili okurlarım..ÖZEL BİLGİ: Gazeteci olduğumdan İki kez Umre için, 3 kez Türkçe Olimpiyatları için davet aldım. Hepsini de reddettim.. Kabul eden meslektaşlarımın kaçar kez gittiğinin sayısını vallahi unuttum.. Özellikle Umre için "param olursa biriktirip helal kazancımla kutsal topraklara giderim"demiştim, hala da aynı fikirdeyim.. Allah kısmet ederse mutlaka gideceğim..YIL 2011 TARİH 7 MART“Bu sorunun aslında yanıtını herkes bilir.. Ama açıkça çıkıp söylemez, veya yazmaz.. Biliyorsunuz, partilerde seçim hazırlığı henüz tam anlamıyla sürmüyor.. Hareket başladı ama bu parti teşkilatlarında değil, milletvekili aday adaylarında.. Her zaman olduğu gibi gözler iktidar partisinde.. Şimdilik 100'ü buldu denilen aday adayı sayısının daha da artacağından kuşkum yok.. Şimdi sıra bürokrat kesimine geldi.. Onlar da istifalarını en kısa zamanda vermek zorundalar. Tabii kazanamazlarsa yeniden görevlerine dönecekler. Burada bir ayrıntı olacak, istifa edenler iktidar partisi dışındaki partilere adaylığını koyarsa, seçimde kazanamadıkları takdirde işlerini zora sokacak, bunu belirtmeliyim.. 12 milletvekili çıkacağı kesinleşen şehrimizde gözler mevcut milletvekillerinde.. AK Parti'de her kafadan bir ses çıkıyor. En sağlam görülenler Mehmet Şimşek ve Fatma Şahin.. Diğerleri için bireysel olarak görüş ifade ediliyor ama kesin konuşan yok.. Kimisinin arkasında cemaat, kimisinin genel merkezden destekli, kimisinin ise yapmış olduğu çalışmaların karşılığı olarak tekrar mecliste olmayı hak ettiği söyleniyor..İLK BAŞVURU ADRESİ CEMAATİN HOCA VE İMAMLARIAslında burada tam da sırası gelmişken bir konuyu dile getirmek istiyorum.. AK Parti'de aday olmak isteyenlerin ilk başvurduğu adres nedense parti teşkilatı olmuyor.. Hemen hemen hepsi de kendilerine Cemaat desteği almak için tanıdıkları bildikleri kişilerin kapısını çalıyorlar. Onların desteğini istiyorlar.. Sonra partinin teşkilatlarına gidiyorlar.. Bu uygulama geçen senelerde bu kadar fazla değildi, sadece dikkati çekmek istedim.. Tabii bir şeyi daha dikkatlerinize sunuyorum.. Şu sıralarda şehrimizden önemli isimlerin önderliğini yaptığı bir Umre gezisi var.. Bu gezide bulunan birçok isim milletvekilliği hesabı yapıyor.. Bazıları aday adayı oldular bile.. Diğerleri ise bürokrat ağırlıklı. İş ve sanayi dünyasından da önemli isimler var kafilede, ama onların çoğunun hesapları ayrı.. Bu gezide milletvekilliği hesabı yapanlar, işte yukarıdaki tarife o kadar uyuyor ki.. Şahsen ben o kişilere de fazla birşey diyemiyorum çünkü bu yolun kapısının ancak bu şekilde açılacağını düşünüyorlar. Veya inanıyorlar.. Burada şunu da belirtmeyi görev sayıyorum elbette.. Cemaatlerin önde gelen isimleri bu gerçeklerden hareketle kimseyi kırmak istemiyor elbette.. Kendilerine gelenleri dinliyorlar, ama asla sen bizim adayımızsın demiyorlar.. Sadece hayırlı olsun ile geçiştiriyorlar.. Bu yönde tanıdığım isimlerden birisi, bu söylediklerimi anlatınca “bizim kapımızı kim çalarsa hepsini dinleriz. Aslında söylediğiniz doğrudur. Önce hangi partiden aday olacaksa o partinin ileri gelenlerinin bilgisine başvurmaları lazım. Bizim yanımıza gelmeleri siyasi yönlü olmamalı” diye konuştu.. Ama maalesef yanlarına kim gidiyorsa hepsinin de destek beklentisi içinde olduğunu da itiraf etti.. Evet.. AK Parti'den aday olmak isteyenlerin büyük bölümünün böyle bir düşünce içinde olması elbette düşündürücü.. Ama onlara da kızamıyorsunuz, çünkü böyle bir ortam yaratılmış veya kendiliğinden oluşturulmuş.. ..VE BUGÜNKÜ DURUMEvet.. Okudunuz 6.5 yıl önce kaleme aldığım bu tespitli yazıyı. O günden sonra neler olduğunu hepiniz biliyorsunuz.. Son noktasını da görüp izliyoruz elbette.. Benim söyleyeceğim şu.. Şu anda cezaevinde Cahit Nakıboğlu hasta ve bitkin vaziyette yatıyor. Cemaat ile ilgili bildiklerini anlatıyor. Gaziantep imamı denilen kişileri nasıl kovduğunu şahitli ispatlı isimlerini vererek bildiriyor. Sonra da bazı iş adamlarının isimlerini vererek bunların dinlenilmesini istiyor.. Cezamı evimde çekeyim diyor. “Affedersiniz altıma bez bağlıyorum hakim bey” diyor.. Tansiyon, kalp dahil çeşitli hastalıkları olduğunu ve günde 30 dan fazla hap kullandığını söylüyor.. Kaçıp gitmediğini anlatıyor. Cumhurbaşkanının çocuğunun düğününe çağrıldığını, en son Beştepe’de Gaziantep meselesini konuştuklarını söylüyor.. Ve hakim kararını tutuklu halinin devamına diye veriyor.. Bunları ibret-i alem için yazıyorum sevgili okurlar.. Bu işin başından beri Cemaat yapısını eleştiren, şehrimizin ve ülkemizin tüm kademelerine hakim olmaya çalışan, eğitimi ve emniyeti daha önce etkisi altına alan, sonra, yargıya ve askeriyeye el atarak buralarda hakimiyet kuranlara kimse ses çıkarmazken biz uyarı görevimizi yapmıştık.. O dönemlerde bize öfkelenenlerin, şimdi yine öfkelenecek olmaları hiç umurumuzda bile değil.. Fazla yorum yapmıyor ve değerlendirmeyi siz yapın artık diyorum..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR