Söyleyecek sözü olanları dinlemek erdemdir. Zira erdemli kişi söyler. Arif olanlarsa mesajı alır ve anlar. Ben bunu bilir, bunu söylerim.Nurel Taner’in imzalayarak tarafıma göndermiş olduğu otobiyografik eserini bir solukta okudum. Geçmişten günümüze uzanan ve uzun bir ömrün birikimiyle, hayatı kuşatan anıların birleştiği kitap tam bir öykü tadında.Hele hele Gonca Tokuz’un müthiş sunum yazısına çarpıldım desem yeridir, elleri dert görmesin.Yazarın çocukluğundan, ilk öğretmenlik deneyimine, oradan üniversite yıllarına kadar uzanan yaşam serüveni, okurunu sarıp sarmalayan derslerle dolu.Fotoğraflarla ve kısa bilgilerle geriye gidişleri sağlayan, bu yolla bize eski Antep’i taşıyan, hayatın savurduğu günümüz koşullarını ise didaktik öğelerle bütünleyen bu kitabı pek sevdim.Cumhuriyetin kurucu felsefesine ait değerlerin hızla aşındırılmaya çalışılan günümüz koşulların da, kendini Büyük kurtarıcının devrimci ve modernist ilkeleriyle yetiştiren bir akademisyenin yazdıklarını fevkalade önemli ve değerli buluyorum.Çünkü Nurel Taner gibi aydınlanmacı çağın ışık öğretmenlerinin ve onların ifade ettiği realitenin ihtiyacı içindeyiz.Hızla geriye götürülmek istenen Türkiye’nin içinde bulunduğu tarihsel girdapı ve muassır medeniyetten uzaklaştırılan toplumsal dokuyu daha iyi idrak edebilmemiz için bu kitabı salt bir anılar toplamı olarak değil, özellikle eğitim ve öğretim alanındaki tanıklığını da göz önünde tutarak okumamız şart.Bu kitap idealist, metodik, çağdaş, titiz, çalışkan ve hayatını görev şuuruyla taçlandıran bir eğitmenin tam da Türk kadınına yakışır vakarlı duruşudur aslında.Bu manada Umay Han’dan, Raziye Sultan’a, Tomris Kağan’dan Sabiha Gökçen’e Nene Hatun’dan, Rahime Onbaşı’ya kadar uzanan genetik kodların, Türkan Saylan’dan, Nurel Taner’e kadar uzanan tarihsel seyri içindeyiz.Bu aidiyetin gereği ve yüksek Türk kültürünün binlerce yıllık birikimi, Türk kadınını burkaların ve peçelerin arkasında bedbaht bir hayata mahkum edemeyecek kadar cesaret ve disiplin sahibi yapmıştır. Zira Türk kadını toplumun lokomotifi ve itici gücüdür.Onun içindir ki yakın coğrafyamızdaki milletlerin kadınlarına esin ve ilham kaynağı olmuşlar, fikri ve vicdanı hür davranış metodları üretirken hiç bir zaman zorlanmamışlardır.Ey, Türkiye, Ey dünya!..Ayağa kalkın ve selama durun, çünkü Antepli kadınların huzurundasınız.Milli Kurtuluş Savaşında en çok kadın şehidim kefensiz toprağa düştüğü bir şehrin maneviyatıyla karşı karşıyasınız.Çiftçizade Hattuç Hanımın, Habba Bacının ve Abuşzade Hayriye Hatun’un şahsında; Akten Kutlar Köylüoğlunu, Bilge Kazaz’ı, Ülker Barlas Beşe’yi, Nükhet Ersoy’u, Gonca Tokuz’u ve Nurel Taner’i saygıyla selamlıyor, Süheyla Tahaoğlu’nu hayırla yad ediyorum.