2. Seyhan Kültür Şenliği'nin davetlisi olarak Adana'dayım.Tarih 11 Ekim 1990 aynı gün Emre Kongar, Cevat Geray ve Aziz Nesin'le imza günümüz var.İmzadan önce program gereği panele gidiyoruz.Konu “Türkiye'de Kültür ve Demokrasi'nin Gelişimi” panelin katılımcıları Emre Kongar,Aziz Nesin,Cevat Geray ve Demirtaş Ceyhun.Atatürk Park'ında çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu oldukça geniş bir izleyici kitlesi var.
(Dipnot:Panelistlerden Cevat Geray'la yıllar sonra Mümtaz Soysal,Sina Akşin ve Birgül Ayman Güler gibi isimlerle Bağımsız Cumhuriyet Partisi'nin Kurucular Kurulu'nda bir yol arkadaşlığımız olacaktır.)
Kültürel davetli olmamız hesabıyla paneli protokol koltuklarından izliyoruz.Söz sırası Aziz Nesin'e geliyor.Hazret başlıyor belden aşağı vurmaya.Türklerin bilime ve demokrasiye katkı sağlamadığından,hep hazıra konduğundan dem vuruyor.Diğer milletler icat ettiklerini bizden alsalarmış Türkler çırılçıplak kalırlarmış, Türklerin ürettiği hiçbir şey yokmuş.Klasikleşmiş Aziz Nesin söylemleri yani.
Panel devam ederken arada adanalı sanatçılarla söyleşiyorum.Aziz Nesin'in fikir sistematiğinin mesnetsizliğin üzerine kurulduğundan bahsediyorum.Tam tersi bir şekilde Türklerin bütün pozitif bilimlerin temellerini attığından bahisle,tarih içinde bir bellek yoklaması yapıyorum.Ancak Aziz Nesin'in demagogluğunu bildiğimden biraz da kendime sinirlerimin kontrolünü sağlama garantisi veremediğim içindir ki sessizliğimi koruyorum.
Çok geçmeden bir genç kız panelistlere eleştirel anlamda bir soru yöneltiyor.Panelin başkanı Emre Kongar sözü Aziz Nesin'e veriyor.Nesin,genç kızı akademik tartışma üslubundan uzak bir şekilde,sokak adabıyla ve küçümseyen bir tavır içinde karşılıyor.Bir anda manzara-i umumiye bir panel izleyicisiyle bir panelist arasındaki çatışmaya dönüşüyor.Genç kızın erkek arkadaşı yüksek sesle paneli protesto ediyor.Panel birden bire oldukça tehlikeli bir seyre doğru ilerliyor.İzleyiciler popüler misafirlerinin hatırına genç kızı ve arkadaşı yuhalıyor.Ayağa kalkarak heyecan katsayısı yükselen izleyici topluluğunu sükunete davet ediyoruz.Olay kapanıyor.
Saat 19:00 sularında imza gününe geçiyoruz.Standtta Aziz Nesin'le yan yanayız.Nesin'le konuşmayarak onu protesto ediyorum.Adanalılar ruh halimi anlıyor,çeşitli sorular yöneltiyorlar.
Kültürel etkinliklerin nasıl yapılması konusunda onlara mini bir brifing veriyorum.Şenlik sorumlusu arkadaşa Aziz Nesin'i işaret ederek son noktayı koyuyorum.”Bu kültürel etkinlik ne yazık ki bir panayıra,şu zat-ı muhterem de bu panayırın palyaçosu haline dönüşmüştür.Adana-Gaziantep arasında katettiğim yola ise gerçekten yazık edilmiştir.”
Bu olaydan üç yıl sonra Sivas'ta cereyan eden “Madımak Faciası” ndaki Aziz Nesin'in oynadığı rolü tahmin etmekte hiç zorlanmadım.
Zira Temel Karamollaoğlu'nun Belediye Başkanı olduğu dönemde Sivas'ın tarihindeki ilk şiir sergisini Sivas Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açmıştım.Sivas Belediyesi ve Cumhuriyet Üniversitesi ümit ettiğimin üzerinde her türlü desteği bana vermişti.
Aziz Nesin'le Adana'da kesişen yolumuz Sivas'ta tamamen birbirinden ayrılmıştı.