Adam olmamız mümkün değil. Neden mi? Şimdi anlatacağım. Dilerim Şahinbey Belediyesinin yetkililerinden birisi bu yazımı okuya da beni ?0 542 761 7425? numaralı telefonla arayalar. Yeditepe mahallesinde bir tepenin başı artık kömür, yırtılmış telis ve torba yırtıkları, bira şişeleri gibi pislikten çıkılmaz bir yer idi. Buraya Şahinbey Belediyesi para harcadı, emek verdi. Tahminen 14.000 Metrekarelik bir yeri, insanlara hayat veren bir park haline getirdiler ve adına da ?Fatih Karakuş Engelsiz Parkı? adını verdiler. 31 Ekim 2010 Pazar günü saat 15.00 sıralarında evde canım sıkıldı bu parkı gezmeye gittim. Yolda giderken asfaltın üzerinde çakıl taşlarına rastladım. Parkın içinde gezerken ayaklarımızın altında yine bu taşlar yürümemize engel olduğunu gördüm. Biraz daha yürüdüm, parktaki tuvaletin üzerine tahminen 13-14 yaşlarında iki çocuk çıkmış. Tuvaletin damındaki o çakıl taşlarını gelişi güzel sağa sola fırlatıyorlar. Elimde olmayarak bu çocuklara siz ne yapıyorsunuz diye bağırıp çağırmaya başladım. Tamam dede diyerek tuvaletin damından indiler. Biraz sonra bu çocuklar bu defa da beş on çocukla birleşip çimenlerin üzerinde hoplayıp zıpladıklarını gördüm. Bunlara bu defa yine seslendim. Çocuklar ?Dede bakınız burada bu kadar insan var. Hiç birisinin sesi çıkmıyor. Sen bize neden bu kadar hiddetle bağırıp çağırıyorsun? dediler. Daha sonra tuvalete indim ki, tuvalette bir tane cam kalmamış. Tuvaletin damından aşağıya atılan çakıl taşları ile kapıların ve pencerelerin camlarını kırmışlar, tuvaletin duvarlarının kenarlarına etmişler. Biz millet olarak belediyelerimizin yapmış oldukları hizmete laik olamıyoruz. Yalınız, belediye görevlileri o tuvaletin damına, o çakıl taşlarını hangi amaçla indirmişler? İş de buna bir anlam veremiyorum. Bir yetkilinin gelip oraları bir görmelerini ve tuvaletlere girip bakmalarını istiyorum. Hizmeti yaptıktan sonra, o hizmetin takibinin yapılması gerekir kanaatindeyim. Bizim insanlarımızın asırlar geçse de adam olamayacaklarını düşündüğüm zaman çok üzülüyorum. Bizler devletimizin yaptıkları hizmetlerin bizim paralarımızla, bizlere yapıldığının, okul, köprü, park, yol camii çeşme gibi bir çok şeylerin hepimizin ortak malı olduğunu düşünmüyoruz, çocuklarımıza da söylemiyoruz. Bundan bir hafta önce bir lise öğrencisinin yol kenarındaki bir ağacı kırmaya çalıştığını, ondan sonra da bir ilk okul çocuğunun duvardaki sokak numarasını sökmeye çalıştığını gördüm. Çok değerli şair ve yazar dostlarımdan bazıları bana devlet meselelerini yazmamı söylüyorlar. Bu yazdıklarım devlet, millet meselesi değil de, nedir? Sevgili okurlarım bu ülkenin huzuru ve güveni için bir çok insanlarımız gibi dedem de savaş da canını vermiş. Çocuğunu yetim, eşini dul bırakmış. Ben de bu memleketteki olumsuzluklara karınca kararınca, seyirci kalamıyorum, kalamam da. Hoşça ve dostça kalınız diyorum?