Öfke ile oturan, zararla kalkar derler. Doğru sözdür. Zarar, öfkenin şiddetine bağlıdır. Bazen sıra dağlar yıkılmış gibi olur. Öfke korkutur, sevgiyi azaltır, dostluğu yıpratır. İnsana bir yığın haksız ve yanlış kararlar aldırır. Öfke ile düşünen insan eğer acı çekiyorsa, çektiği acı dayanılmaz ıstıraba döner.

Haklı öfkelenmeler ve tepkiler de vardır dense bile, yine de sorunları ve uyuşmazlıkları kavgasız çözmek erdemdir. Bir düşünür: 'Siz bana sorunları çözmek için yumruklarınızı sıkarak gelirseniz, beni de karşınızda öyle bulursunuz. Hayır öyle değil de, dostça yaklaşırsanız, asgari müştereklerimizi görür ve sorunu çözeriz' demiş. Doğru bir tanım değil mi dostlar. Öfkelenip, kavga edip, sonra pişman olanların sayısı az değildir.

Çabuk öfkelenmek, empati yapmadan, ani kararla hemen tepki vermenin bir sonucudur. Telafisi çok zor, bazen de imkansız, bir yığın olumsuz netice meydana gelir. Nice dostluklar, evlilikler ve aşklar, gönül kıran öfkeler yüzünden bitmiştir. Öfke, sinirlilik, sitem ve dargınlık, insanların baş belası huylarındandır. Bu huylarından vazgeçmeyenler, hem kendileri acı çekerler hem de başkalarına acı çektirirler. Sürekli öfke ile beslenen acılar, tedavisi zor hastalıklara benzer.

Bu tür insanların yaşadığı sevgiler, balı acı biberle karıştırıp yemeğe benzer. Neticede balın tadına doyulmamış olur, üstelik ağız, boş yere biberle yanar. Öfkesiz, acısız, sitemsiz geçen, sevgi ve dostluk dolu her gün, ömür hanesine bir yıl gibi yazılır. İkide bir öfkelenmeden ve sinirlenmeden daha sakin bir hayat yaşayanların ömrü, uzun ve sağlıklı olur. Tercih sizin…

Kalın sağlıcakla değerli okurlarım...