Gün ışımadan başlayan yeni yılın acılı sabahında, ilk acı haber Başkent Ankara'dan geldi… Pırıl, pırıl hayatın baharında “yedi gencimizi kaybettik…” Gözyaşlarımıza boğularak izlediğimiz bu habere doğal gaz müdürünün utanç verici açıklaması o ahlaksız sözleri, bizleri insanlığımızdan çıkartmağa yetti de arttı bile…
Acı yol olarak sizlerle paylaştığım, Gaziantep Müzesinden başlayan ve Kültür Yoluna acılarıyla açılan “Kepkep Sokak” sakinleri, bu defa kendi acılarıyla sarsıldı…
“Lokmacı Ercan Ustayı kaybetti…” Hem de nasıl? Pisipisine bir “trafik canavarının” iki kurbanından birisi olarak… Henüz hayatının tam ortasındaki Lokmacı Şahin Usta, Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirinde dile getirdiği, dante gibi bir ömrün hemen yarısında aramızdan ve acı Kepkep Sokaktan sevenlerinin gözyaşları ile maalesef erken ayrıldı… Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder...
Dante gibi ortasındayız ömrün...
Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider…
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim… Ne demeli ki bilemiyorum, bu genç ölümü yıllar önce benzer bir trafik kazasında yaşamış olan bir ana, “Güler Bacı” bu kahreden acıya dayanamayarak oda acılarıyla Kepkep Sokağı terk etti… Doğduğun yer Kilis'te toprağın bol olsun… Sana da hakkımız helal olsun Güler Bacı… Kebapçısından kasabına, bakkalından seyyar satıcısına ve işçisine kadar dayanışma ve paylaşımın göz yaşarttığı “Acı Yol Kepkep Sokak” sana sabırlar diliyorum… Dünün sözü: “Ölümden niye korkacağım ki, ben varken o yoktur, o gelince de ben olmayacağım…”(Goethe) Bu gazete ve her gazeteyi “okuduktan sonra” lütfen okunacak bir yere bırakın. Hiç bir yazının “son kullanma tarihi yoktur”.
[email protected]