Sağlık sektöründeki gelişim konusunda bu iktidarın yaptıkları asla inkar edilemez..Adeta devrim niteliğindeki yenilikler ve uygulamalar, Türkiye'de insan sağlığına verilen önemi daha da anlamlı kılıyor..Özel hastaneler birbirleriyle adeta yarış içerisinde..Rekabet onları hem kaliteye hemde yetişmiş personele zorluyor. Haliyle bundan en çok faydalanan bizler oluyoruz..
Böylece tertemiz hastaneler, güleryüzlü personel, sorumlu hemşire ve doktorların varlığı, şifa bulmaya giden insanlara moral veriyor.. Bunlara birkaç devlet hastanesi hariç, genellikle özel hastanelerde rastlabiliyoruz.. Elbette o özellerde de vatandaş olarak yaşadığımız olumsuzluklar olmuyor değil tabii.. Bir gazeteci olarak bize yansıtılan gerçekleri saklamadan yansıtmaya çalışıyoruz..
Bazı gelişmeler var ki, bunları bizahiti kendimiz yaşıyoruz..İşte onlardan birisine şahit olmanın ve yaşamanın üzüntüsü içindeyim.. Yer 75.Yıl Doğum Hastanesi..Hamile olan ve ciddi bir sıkıntı yaşayan yeğenimin eşi nedeniyle gittiğim bu hastaneyi gördükten, yaşananlara şahit olduktan sonra, Gaziantep'te sağlıkta reform yapıldığına yönelik inancım aniden sarsıntıya uğradı..

GÖZLERİME İNANAMADIM

Girişiyle, 4 katlık servisleriyle tam 1950'lerin dönemini hatırlatıyor sizlere..Bir karmaşa, bir başıboşluk, bir keyfiyet vede hijyen olmayan ortam var ki, doğrusu kendimi doğu kentlerinde ihmal edilmiş bir hastaneye girmiş farzettim..Buraya hamile olup ta rahatsızlık çekenler ile doğum için hastalar geliyor..Yani her hasta vücudunda can taşıyor..Birde kendi sağlığı var tabii ki.. Servisler tam curcuna, hasta kim yakını kim..Ne yeniliyor ne içiliyor hepsi meydanlarda..Temizlik desen olsa da olur olmasa da türünden..Hele geceleri hastalar Allaha emanet..Bazı hemşireler kendisini yerinden kaldıran hastayı dövmediği kalıyor..Tuvaletler tarif edilmez ilkellikte..Üstelik kapıları hastaların yattığı servisin ve odaların hemen yanıbaşında.. Pis koku, kanlar ve yerlerde biriken sular..

HASTALARA YAZIK EDİLİYOR

Hemen belirteyim, çok iyiniyetli bir başhekimi varmış..Bunu kızım Leyla ve hastamız söyledi. Bazı doktorlar da çok iyi ve hastalarla yakından ilgiliymiş..Ama bazıları var ki, hastalara kobay gibi davranıyormuş.. Buna muhatap olanlardan birisi de yeğenim.. Kızcağızı az kalsın kaybediyorduk, çünkü bilinçsizce yükleme yaptıkları ilaçlar kalbini durdurma noktasına gelmiş..Üstelik inanılmaz kan kaybına rağmen kan verilmemiş.. Bunlara sebep olan o doktor arkadaşın ismini yazmak istemiyorum.. Zaten bir başka doktor durumu farkedince hemen uyarıda bulunmuş ve hastanızı buradan götürün , hemde acilen götürün lütfen demiş.. Ve acilen gece yarısı ambulansla tıp fakültesine götürülen hastamız belki de bu hamle ile hayatını kurtarmış..
Bu olayı gördükten sonra haliyle merak ettim ve 75. Yıl Doğum hastanesi hakkında bilgi edinmeye çalıştım..Meğer ne çok olay yaşanmış ta haberimiz olmamış. Tabii durumu iyi olmayan insanlar buraya mecburen geldikleri için seslerini duyuramıyorlar. Tüm olumsuz şartlara razı oluyorlar..Belki ben ve yakınlarım yaşamamış ve görmemiş olsaydık, bu sorunu dile getiremeyecektim..

MİLLETVEKİLLERİ VE VALİMİZ
HABERSİZ GİDİP GÖRMELİ

Şimdi özellikle Milletvekilerimize seslenmek istiyorum..Bu konuda Mehmet Erdoğan'ın ne kadar ilgili olduğunu biliyorum.. Diğerleri de ilgileniyorlar, bunun da farkındayım.. Ama durum çok farklı..Milletvekillerimiz, aslında buna Valimiz de dahil olabilir, özellikle devlet hastanelerini gece kimseye haber vermeden sessizce gidip görmelerinde yarar görüyorum.. İnanın gündüz kendilerine gösterilenler ve anlatılanların tam tersini görüp yaşayacaklardır..Özellikle de 75. Yıl Doğum hastanesine gitmelerine salık veriyorum.. Ayrıca bu hastanede çok az doktor ve hemşire dışında, yetersiz ve eğitilmemiş personelin mutlaka gözden geçirilmesinde fayda var..
Bu konuda yazacak çok şeyler var..Bunu biliyorum.. Ama ivedi olarak, bu kente aklı başında bir Doğum hastanesi şart olmuştur..Çünkü bu hastanenin içi de, dışı da çevresi de Gaziantep'e yakışmıyor..

GÜRÜLTÜ KİRLİGİNDE KARARLI ADIMLAR

Eğer bu kentte yaşayanlar gürültülerden bıkmışsa, yeter artıkdiyorsa, bunu sorumlu kişiler görebilmeli ve ona göre hareket etmeli..Daha önce de yaşadık ama şimdi galiba o sorumluluğu duyan birisi çıktı..Vatandaşın sorunlarına duyarsız kalmıyor..Bu birinci derecede dikkat çekici..Havai fişekler başta olmak üzere gürültünün her türünün belirli sınırlar içerisinde yapılması gerektiğini vurgulaması, ikinci dikkat çekici girişimi..Ve son olarak bu sorunları dile getirmek için sorumluluk taşıması gereken kurum ve kuruluşların yetkililerini harekete geçirme teşebbüsü.. Vede bu yöndeki adımların ilk müjdesi olarak, 27 Temmuz çarşamba itibarıyla havai fişeklerin saat 22.30 da sonra atılmasının yasaklandığının verilmesi..
Müjdeyi veren bu kişi Asayişten sorumlu emniyet müdür yardımcısı Mustafa Çavuş.. Geçtiğimiz gün ticaret odası salonunda toplantı yaptı, bende gittim izledim..Daha profesyonelce yapılabileceğini düşündüğüm bu toplantıda, her ne kadar muhtarlar işin hala ciddiyetine varmamış gözükse de, yine de onları sabırla dinledik. Ökkeş Titiz'in neyi ne zaman, nerede konuşacağını bu yaşa kadar sınırlayamadığını bildiğimden, sabırla yapacakları pikniğe kadar öğrendik.. Ama Titiz'in iyiniyetinden şüphe duymadığım için hoşgörü sınırımızı geniş tuttuk.. Aslında bu toplantıda radikal kararlar alınması yolunda adımlar atılacağını umuyordum..Herkese, her kurum ve kuruluşlara düşen görevlerin adının konulmasını bekliyordum..Emniyet kararlığını gösterdi..Sırada belediyelerin zabıtaları var..Çevre müdürlüğü var..Tabii olumsuzlukta birşey daha farkettim..Maalesef yetki karmaşası kurumları boşverimciliğe itmiş..Çevre müdürlüğü topu belediyeye atıyor, onlar polise..Ve böylece ortaya çıkan belirsizlikte, sorumsuz kişiler cirit atarken, Gaziantep'te yaşayan ve huzur isteyen vatandaşlar olarak cezamızı çekiyoruz..Umarız bu dağınıklık sona erer ve Mustafa Çavuş daha kararlı biçimde çözüme yönelik hamlelerinde gecikmez..

TAZİYE EVLERİ VARSA DÜĞÜN SALONLARI DA OLMALI

Muhtarları dinlerken hiç bu güne kadar farketmediğim birşeyin farkına vardım.. Biliyorsunuz belediyelerimizin taziye evleriyle vatandaşa inanılmaz derecede önemli hizmet götürüyorlar. Hele yaz mevsiminde çadır olayı var ki, hepsini de yürekten takdir ediyoruz.. Bu çadır işinde zengin fakir ayrımı yok..Herkes faydalanıyor..Allah acı vermesin ama bu kaçınılmaz olunca haliyle önemli bir ihtiyaç haline geliyor..
Bu hizmetin cenazesi olur da, düğünü olmaz mı ? İşte buraya takıldım kaldım..Özellikle kenar semtlerde fakir vatandaşlar çok sayıda..Bunlar düğün salonlarına verecek para bulamadıkları için sokaklara veya parklara gidiyor. Haliyle nişandı düğündü derken, büyük bir gürültü kirliliğine yol açıyorlar.. İşte Muhtarlar bu noktaya dikkat çekiyor ve bazı bölgelere belediye düğün salonları yapılmasını, bunun da vatandaşın durumuna göre ücretsiz veya çok cuzi bir rakamla fakirlere tahsis edilmesini istiyor..Fena fikir değil doğrusu..Hiç değilse bu sayede zabıta ve polisimiz sokakta veya parklarda yapılan düğünlerin önüne geçmiş olacaktır..
ARABAN VE YAVUZELİ DE İLÇE, BESNİ DE !!!!!

Geçtiğimiz günlerde Adıyaman'a gitmek zorunda kaldım..Yıllardır gitmiyorum. Haliyle yol güzergahındaki Yavuzeli, Araban ve Besni'yi de göremiyordum..Önce Yavuzeli'nden geçtim yıllardır şehircilik adına bir adım bile atılmamış olduğunu görünce şaşırdım.. Sonra Araban'a vardım bu kez daha çok şaşırdım..İlçeye giriş tam bir rezalet.. Düzensizlik, kirlilik, rastgele atılmış taşlar çöpler ve pejmurde bir görüntü.. Ana yoldan ilçeye giriş daracık, oysa yanıbaşında bomboş duran bir arsa var..Doğrusu bir ilçenin girişi böyle ise, içerisi nasıl dedim ve fazla dolaşmadan doğruca Adıyaman yoluna çıktım..
Yol güzergahımda bu kez Besni vardı..O da bir ilçeydi..Ama ne ilçe.. Yavuzeli ve Araban'ı yan yana koy, yüz basar..Girişindeki düzen, insanı cezbeden şehir görüntüsü, tepeye çıkıldığında yahu ne güzel bir yermişdedirten manzarası.. Sözü fazla uzatmak istemiyorum, çünkü buraları sizlerde gidip görmüşsünüzdür..Ben burada özellikle sık sık basın bültenleri yayınlayan Araban Belediye Başkanına seslenmek istiyorum..Ne olur ilçenin girişine çeki düzen ver..Yolunu genişlet, bomboş duran alanları yeşillendir, çevre düzeni yaptır..İlçenin yol güzergahını gözden geçir..Çirkin görüntüler yerine insanların gözüne çarpacak figürler yaptır, ağaçlar dik.. Boş alanların çirkin görüntüsüne çözüm bul..Aynı sözleri Yavuzeli Belediye başkanına da söylüyorum..Şu anda hem Yavuzeli hemde Araban bu haliyle ilkel bir kasabadan farksız görünüyor.. Bütçeniz yetersiz ise, büyükşehir ve ilçe belediyelerimizden yardım alabilirsiniz..Yeterki bunu yapmaya kararlı olun..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR