Yıl 1953 bundan tam 60 yıl önce. O tarihte 12 yaşındaydım. Ramazan bayramını, daha sonra kurban bayramını ve diğer tüm Milli bayramlarımızı, daha dün gibi hatırlıyorum. O günün çocukları olarak ne kadar eğlenir, sevinir ve mutlu olurduk. İnşallah bu günün çocukları da bizden daha mutlu olsunlar. Eski bayramları babalarından, dedelerinden dinlesinler, en güzel geleneklerimizi, örf ve adetlerimizi sürdürsünler. Daha da ileriye götürsünler. 1950 li yıllarda Gaziantep'te ramazan ayında özel kahkeler-simitler çıkardı. Ördek, kaz, horoz şeklinde çocukların severek yediği yumuşak kahkeler çıkardı. Üzeri ılık sıvı sade yağla yağlanmış yağlı kahkeler vardı. Yine üzeri tamamen susamla kaplanmış küncülü kahke çıkardı. Mayıs aylarında taze peynir zamanında peynir yağından yapılmış beyti yağlı kahke yapılırdı. Çok lezzetli idi. Evlerde kış için çarşıdan çokça peynir alıp kış ayları için tuzlayıp küplere dolduran aileler, bu işlem sırasında çıkan peynir yağından beyti yağlı kahke yaptırılardı. Bu gün pahalıya geldiği için yapılmadığı söyleniyor. Bence bazı simit fırınları bunu hatırlayıp, özel Gaziantep simidi olarak, masrafına göre ücretini de ekleyerek yine bir fark yaratabilirler. Yine o eski yıllarda Ramazan ayında tel helvası çıkardı. Lezzetini tarif edemem. O kadar zevkle yerdik ki, ağzımız gözümüz helvanın o tatlı tozu ile hem hal olurdu. Ve bayram günü mutlaka her evde yuvarlama yapılırdı. Allah rahmet eylesin annem Hayriye Güngör de yuvarlama dahil çok güzel yapardı tüm Antep yemeklerini. Ben ve kardeşlerim bayramın ilk günü sıra ile teyzemlere, dayımlara ve amcamlara bayramlaşmak için el öpmeye giderdik. Çocuklar önden gider, büyükler bir iki saat sonra bayramlaşmak için ziyaretlere başlardı. Önce küçükler büyüklere giderdi. Büyükler bütçesine göre çocuklara bayram harçlığı verirlerdi. O yıllarda küçük ebatta sarı on kuruşun, biraz büyük olan 25 kuruşun bile bir değeri vardı. 60 yıl önce bazı dar gelirli yakın akrabalardan çok cüzi bayram harçlıkları aldığımızı, fakat rahmetli amcam Turgut Güngör'e bayram için el öpmeye gittiğimiz zaman bana 5 lira kağıt para (bu günün 50 lirası) bayram harçlığı verdiğini hiç unutmam. Birdenbire zengin olduğumu hissederdim. Çocuk sevindirmeyi çok iyi bilirdi amcam. Bir ilkokulda başöğretmen idi. Güler yüzlü, neşeli bir insan olan amcamı çok severdim. O da beni çok severdi. Nurlar içinde yatsın. Bayramdan birkaç gün önce her evde çocuklara yeni ayakkabı, elbise, çorap, v.s alınırdı. Tabi her aile bütçesine göre davranırdı. İstanbul'a gidenler hediye olarak o günkü şık takta kutularla kuru baklava ve tel helvası götürürler, İstanbul'dan Antep'e gelenler ise Hacı Bekir şekeri ve lokumu getirirlerdi. Bayramlarda o yıllarda bayram yeri dediğimiz (eski şıra han dediğimiz yerin karşısındaki boş arazide kurulan sahada) salıncak, dönme dolap, atlı karınca gibi eğlence araçlarının bulunduğu yerde bir iki saat eğlenmemize ailelerimiz izin verirdi. Yani bu günkü lunapark benzeri bir yer olan bayram yeri dediğimiz yer, tabi o yıllarda biraz ilkeldi. İri yapılı iki büyük adam, içine on çocuk binen dev salıncağın iki yanına ayakta dikilir ve var kuvvetleri ile çömelip kalkarak salıncağa hız verirlerdi. Gök gürlüyor gibi ses de çıkartırlardı. Ben 15 yaşımda iken bana emanet edilen teyze, dayı, amca çocuklarından ve birkaç komşu çocuğundan oluşan yaşça benden küçük toplam 15 çocuk ile bu bayram yerine gittiğimi, onları götürüp, eğlendirip, sağ salim geri getirip evlerine teslim ettiğimi, bu sayede akrabalarımdan, komşulardan, anne ve babamdan çok övgü aldığımı dün gibi hatırlıyorum. Yani sorumluluk duygum, görev anlayışım ve babalık vazifem sanki o yıllarda başlamış gibidir. Mutluluk ve başarıya değer dediğimiz zahmetler, insana zor gelmez ve zor gelmemelidir. 60 yıl önce dini bayramlar gibi resmi bayramlar da tabi bir başka güzeldi. Sadece bir cümle ile özetlemek istersek: Yüzü gülmeyen, bayram zevkini ve mutluluğunu tatmayan ve bayrama katkısı olmayan bir tek insana rastlayamazdınız. Tüm şehir, eğlenmeye, sevgiye, saygıya ve mutluluğa doyardı. Sanki herkes gençleşirdi. Yaşlılar bile yaşlılığın tadını çıkarırdı. İnşallah bugünün ve yarının bayramları da hep güzel geçsin diyor, tüm Gazianteplilerin Ramazan bayramını kutluyor, sağlık, mutluluk ve başarılarının devamını diliyorum. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım...