Bugün yaşadığım dünlerin 239.sunu kutluyorum. O la la la buraya geleli 7 ay olmuş. Ortalama bu rakam çıktı karşıma. Yeni bir dünyaya hoşgeldinimin 7. ayı bu. Sıradışı anlarım, ilginç karakterlerimin olduğu günlerdi. Camdan dışarı baktığımda her defasında kendimi ait hissetmediğim bir yerdi burası. İzmir'den sonra burada da yaşanılırmılarım oldu hep. Her defasında kabuk tutan yaramı kanattılar.
Uzun süren yolculuklarım oldu mesela. Antep hayatıma sığdırdığım İzmir anılarım da oldu. Aslına bakarsanız benim artık buradada bir hayatım oldu.
Yaklaşık iki aydır Çeşmedeyim. 12 yıldır her yaz burada olan ben bakıpta görmeyi beceremediğim onca şeyi keşfettim. Sayılı gün misali bir çocuk gibi altını üzerine getirdim buraların. Ama kendimde birşeyi farkettim. Ben oradaki yaşantımı da özlemişim. Fırını bakkalı işimi ve daha başka sevdiğim herkesi özlemişim.
Bugün iki yazı yazdım. Birini yanlışlıkla sildim. Müthişti aslında ama ne yazıkki yok oldu. Aynı enerjiyi yakaladığım bir anda mutlaka aynısının tıpkısından yapacağım . Hmmm bu arada kolay da çıkmamıştı. Simendiper diye birşeyden bahsetmiştim. İki gün araştırmıştım hatta. Ay depresyona bile girebilirim yine aklıma geldi:(
Neyse yine aynı yere kuruldum. Çeşmedeyim. Bir yandan sting dinliyorum Ain't no sunshine, bir yandan güneşi yolcu ediyorum. Turuncusunu bulaştırdı maviye. Ucundan kıyısından denize bakıyorum.Hafifte rüzgar tıngırdıyor. Üşümedim ama ağaçlar ağırdan hareket halinde.
Demin bir kaç arkadaşım bendeydi. Onlarda farkettiler bendeki bu miskinliği. Evet dedim merhaba ben miskin. Üretmeden yatmak , nadiren sosyalleşmek istiyorum. Beynim bomboş, herşeyden herkesten arınmış bir şekilde sadece onu uyutmak istiyorum.
Bisikletime binmek bile zor geliyor. Fazla hırpalamışım kendimi burada. Asıl şimdi dinlenme zamanımdayım. İçimde kocaman bir huzur barındırıyorum. Son bulmasın bu. Ne İzmir ne Antep hiçbirşey istemiyorum sadece hımbıl biri olmak istiyorum.
Başlayacağım ama neresinden olacağını kestiremiyorum:) Gereken cesareti biriktiriyorum şimdilik.....
Eylül'ü ben pek bir severim. Kurumuş yapraklar sarı sarı yerlerde. Ne sıcak ne soğuk. Ne yaz ne kış. Öylesine güzel sesler çıkarırki Eylül içini sarhoş eder. Kara kışa alıştırır sizi. Masumiyeti barındıran aydır. Ne Yaz gibi deli dolu, ne kış gibi soğuk ve serttir. Geceleri mum ışığı rengindedir. Hani at üzerine hırkanı salın nemli taşlarda. Deniz daha bir ılık az dalgalı çokta şekerlidir.
Aslında en sevdiklerimde hep Eylül'de gelmişlerdir dünyaya. Hemen hemen hergünü doludur doğumlarla. Ondan mıdır bilinmez ama severim işte.
Kafamı ekrandan kaldırdım iki bulut arasına sıkışıp kalan güneşin tortusuna aşık oldum. Fotoğraflasam aynı anlamı uyandırırmıki acaba.
Derin bir renk derin bir haz.Çok uysalım şu anda. Üzerime tatlı bir olgunluk çöktü. Dönüşüm yaklaştı diye mi ne?
Özledim ama,biranda da sudan çıkmış balığa dönüceğim orası kesin. Son bir tatil planım daha var. İtalyaydı ya caydım: (Daha başka bir yer.
Süpriz olsun.
Karış karış okudum. Öğrendikçe aşık oldum. Umarım etkilendiğim kadar, yazarak etkim altına da alabilirim sizi. Hayatımın tatili olacak eminim!
Tanrı beni hergün mutlu ediyor ve ben ona hep şükür ediyorum. Ama benim gibi Ne olurdu herkes de mutlu olsaydı:(
Pozitif yaşamak, evrene doğru mesajı göndermek ve şansını kendine döndürmek.Bu güzel yaşam için sana teşekkür ederim Tanrım.
Bağışladığın huzur ve mutluluk tüm servetim. Bağışladığın en büyük varlığımda öyle.....
Ve 239.günüm kutlu olsun. Ve yine kocaman bir teşekkür Antebeeeee o bunun niye olduğunu biliyorrrr :)
Hayat tesadüfleri severrrr neticede:)