Pozitif Yaklaşım İş Hayatını Geliştirme Derneği Başkanı Özlem Pekduraner, Çocuk işçilerin son dönemlerde hayli yaygınlaştırıldığını ve 18 yaş altı çalışan çocuk sayısının 133 bini geçtiğini belirterek “Çocuk emeğinin sömürülmesinin önüne geçilmesini, bu konuda duyarlılık oluşturulmasını ve çocuk işçiliği ile mücadele konusunun merkezi ve yerel yönetimler tarafından en kısa sürede gündeme alınmasını istiyoruz.”dedi.

Özlem Pekduraner, yaptığı basın açımklamasında şu bilgileri verdi: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın açıkladığı istatistiklere göre Türkiye genelinde Ocak 2016 itibariyle 18 yaş altında çalışan çocuk işçi sayısı 133 bin 33 kişiyi bulmuştur. Çocuk işçilerden 59 bin 571’inin kız, 73 bin 432’sinin ise erkek olduğu tespit edilmiştir.

Ülkemizin de üye olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 1. maddesine göre “daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır” 32. maddesinegöre “Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 71. Maddesine göre ise onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.

Her ne kadar İş Kanunumuzda ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme de bu ifadeler yer almakta ise de iş hayatında bunun tam tersi durumla karşılaşmak mümkün.

Çocuklarımız, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır.

Oyun çağında olan, çalışma koşullarının ağırlığını, ruhen ve bedenen taşıyamayacak olan çocuklarımızı özellikle sanayide ağır ve tehlikeli işlerde, sokakta, mevsimlik, geçici tarımda , inşaat, tekstil vb. sektörlerde çalışmaya yönelten çok sayıda neden var.

En önemli nedenlerden biri, çocuğun içinde bulunduğu ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısının alt seviyede olmasıdır. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak olan aileler, çareyi çocuklarını çalıştırmakta bulup, onların eve ekonomik anlamda katkı sağlamaları beklentisi içinde oluyorlar.

Bazen de aileler, uğradıkları doğal afetler sebebiyle ortaya çıkan zararı telafi etmek ve eski düzenine kavuşabilmek amacıyla çocuklarını çalışmaya zorluyorlar.

Diğer bir neden, topluma hakim olan geleneksel kurallardır. Çocukta sorumluluk bilincinin oluşması, artması ve paranın nasıl kazanıldığını bilmesi gerektiği konusundaki yaklaşım, çocuklarımızı oyun alanlarından uzaklaştırıp, acımasız iş dünyasının girdabına atmaktadır.

İşverenlerin işçilik maliyetlerini azaltmak istemesi ve belki de haklarını bilen ve savunan yetişkinleri çalıştırmaktansa kendilerini savunamayacak olan çocukları çalıştırmanın işlerine gelmesi de çocuk işçi çalıştırmanın bir başka nedenidir.

Bunların yanı sıra göçün ortaya çıkardığı sorunlar da çocuk işçiliğine sebep olmaktadır ve bu alandaki denetim mekanizmasının iyi işlememesi de bu sorunun önüne geçememektedir.

Çocuklar sağlıklı bir çevreden mahrum bırakılmakta, psikolojik, fiziksel, sosyal, kültürel ve duygusal gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır.

Unutmamalıyız ki, çocuk işçiliği, bir insan hakları sorunudur ve ailelerin çocuklarını çalıştırmaya iten nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için de ülkenin ekonomik ve sosyal refah düzeyinin artması gerekmektedir.

Kişilerin sosyo-ekonomik ve kültürel seviyeleri artmadıkça, gelir dağılımları arasındaki adaletsizlik ortadan kaldırılmadıkça çocuklarımız, çocukluklarına hasret kalacak ve belki de toplumumuz için tehlike oluşturacaklardır.

Çocuk emeğinin sömürülmesinin önüne geçilmesini, bu konuda duyarlılık oluşturulmasını ve çocuk işçiliği ile mücadele konusunun merkezi ve yerel yönetimler tarafından en kısa sürede gündeme alınmasını istiyoruz.