Anayasa için halk oylamasına gidilecek tarih belirlendikten sonra politika kazanı kaynamaya başladı. Bu hararet kat sayısı her geçen gün artıyor. Bu konuda çalışmalarda bulunanların, taktik hesaplarına, ?kimileri de yanımıza çekeriz? yollu beklentileri damgasını vuruyor. Red cephesinde gedikler açma istemi 12 Eylül mağdurlarının da devreye girmesiyle içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Türkiye?yi sürekli geriye götüren ve geçmişle cebelleşmekten önünü göremez bir hale getiren AKP iktidarı, 12 Eylül?den sonra 27 Mayıs?la da kazılarını paylaşma arzusundaymış. 12 Eylül?ün üzerinden 30 yıl, 27 Mayıs?ın üzerinden 50 yıl geçmiş, zaman aşımına uğramış bu tarihi vakaların sorumluları dünyalarını değiştirmişken, hayatta kalan birkaç yaşlı adamın sırtından güdülen ince oy hesapları alçaklık değil de ne? Bunları yeniden yargılayamazsın, cezalandıramazsın, ama politik masturbasyon aracı hale getirebilirsin. Amaçta zaten bu. 12 Eylül öncesi bu ülkede günde ortalama 20 kişi öldürülüyordu, kahvehaneler bombalanıyordu, gençler taranıyordu, kurtarılmış bölgelere devlet dahi giremiyordu, POL-DER?e karşı POL-BİR, TÖBDER?e karşı ÜLKÜ-BİR?le, öğretmenlerle polisler karşı karşıya getirilmişti. Aynı evde kardeşler dahi birbirine düşmanca bakıyordu. İdeolojik saplantılar hat safhadaydı. Ülke böylesi bir kaos ortamını yaşarken 12 Eylül Askeri Müdahalesi yapıldı. Halk bu müdahaleye destek verdi. 12 Eylül Anayasası ve Devlet Başkanlığı seçimini ezici bir çoğunlukla kazananlar bu kez meşru zeminde kendilerini akladılar. Evet, seçimle gelenler seçimle gitmelidir. Demokrasiye dışarıdan müdahaleler yasal değildir, bu müdahaleler demokrasiyle de alakalı değildir. Zaten tartışma konumuzda ihtilallerin demokratikliği tartışması hiç değil. Seçimle gitmeyecek olmaları, tepeden inerek alaşağı etme esasına dayalı bu tür müdahalelerle gidiş yönünü tersine çevirmek. 12 Eylül?de hatalar olmadı mı, günahlar işlenmedi mi? Elbette bir o kadar suçsuz insan telef oldu, kurunun yanında yaşta yandı. Yıllar sonra Romanya?da Çavuşesku iktidarının devrilerek, Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşesku?nun kurşuna dizilme hadisesi Orgeneral Kenan Evren?e sorulduğunda, Evren Paşa son derece manidar bir cevap vermişti. ?İhtilalin kanunu olmaz.? Tarihi olaylar, tarihin vuku bulduğu koşullar gözetilerek değerlendirilmelidir. Aksi hedef çarpıtmadır, yalan edebiyatına kapı aralamaktır. Bir de meseleye tersinden bakmayı deneyelim. Bugün için 12 Eylül?ün sorumlularına saldırmayı marifet belleyen Başbakan bu yolla demokrasi havarisi kesilip bu tarihi vakayı oy?a tahvil etmek istiyor, bunu siyasetin doğası ve koşulları içinde normal karşılayabilirsiniz. Peki, 12 Eylül Anayasasına %94 kabul oyu vererek Kenan Evren?i Devlet Başkanı yapan, 12 Eylül Anayasasına da ezici bir çoğunlukla destek veren halktan hesap sorabilir misiniz? Hayır. Zira buna yüreğiniz yetmez. 30 yıl önce halk ne istiyordu biliyor musunuz? Bugün olduğu gibi sadece huzur. Asker bugün yine gelse halk aynı desteği yine verecektir. Bunu da bilesiniz.